Sentence examples of "не оставив" in Russian

<>
Она умерла своей смертью, не оставив и следа. Doğal bir şekilde, hiç bir iz bırakmadan öldü.
Он уехал, не оставив следов. Hiç bir iz bırakmadan ortadan kaybolmuş.
Не оставив никаких следов за Салемом. Salem'dan çıkarken hiç iz bırakmadan mı?
Хант наверняка уничтожит Химеру, не оставив ни одного образца... Hunt'ın Chimera'yı yok edeceğinden eminim, hiçbir parçasını korumaya yanaşmayacaktır.
Нет. Но он умер, не оставив завещания. Ama vasiyet bırakmadan öldü, yani onlara bırakmamıştı.
Даже не оставив записки? Bir not bile bırakmadan?
До переезда в Варшаву в 1977 году он сжёг выборку своих работ на заднем дворе своего дома не оставив никакой информации о них. 1977 "de Varşova" a taşınmadan önce, kendi avlusundaki çalışmalarını hiçbir belge bırakmadan yaktı.
Испугавшись неизвестного звука, оно даже может убежать, оставив своего детёныша. Sesten ürktükleri zaman, küçük yavrularını bile bırakıp kaçabilirler.
Наш единственный выход - выкрасть, физически его забрать и замести следы, оставив вместо него дубликат. Tek seçeneğimiz, No .'ü çalmak. Fiziksel şekilde onu almak ve bu kopyayı oraya bırakarak izlerimizi kapamak.
Покинув деревню, и оставив тебя на воспитание другим, твоя ненависть ко мне естественна. Köyü terkettiğim, ve seni başka birinin himayesine bıraktığım için, bana olan nefretin doğaldır.
Что за монстр стащил костюм Санты, оставив брови?! Nasıl bir pislik Noel Baba kıyafetini çalar ve kaşlarını bırakır?
Если ты сбежишь, оставив меня здесь, он будет преследовать тебя. Buraya gelirse beni bırakıp senin peşinden gitmesi pek tabii bir olay olur.
Картер внезапно исчез после убийства Герреро, при этом оставив машину на мосту. Guerrero öldürüldükten sonra Carter bir anda kayboldu ve arabası köprünün üstünde terk edilmişti.
Полагаю, М-5 обнаружил наше вмешательство и переключил цепи управления, оставив одну действующей. M-5, müdahale ettiğimizi anlayarak kontrolleri yeniden ayarladı, bir tek bunu aktif bıraktı.
Я любила, но мой возлюбленный отверг меня, оставив мне только боль. Sevdim ve benim bu sevgim kabul görmedi bana acıdan başka bir şey bırakmadı.
Она умерла, оставив четырёх детей. Dört çocuğu ardında bırakıp, öldü.
Я поступила неправильно, оставив его тебе. O adamı sizinle bırakarak çok yanlıış yaptım.
Агент ГРУ пропал, оставив документы с информацией о нашем расположении. Bir G.R.U. çalışanı kaybolmuş, geride buraya ait bazı evraklar bırakarak.
Тем не менее, Ираклий был вынужден вернуться в Константинополь из-за нависшей над европейскими областями Византии угрозы вторжения аваров, оставив армию зимовать в Понте. Bununla birlikte, Herakleios, Avarlar tarafından Balkan alanlarına yönelik tehditlerle uğraşmak için Konstantinopolis'e geri dönmek zorunda kaldı ve orduyu Pontus'ta kışlaması için bıraktı.
В конце 587 года Филиппик вернулся в Константинополь, оставив Ираклия во главе армии на зимовку. 587 sonlarında, Filippikos, Yaşlı Herakleios'u kış mevsiminde ordudan sorumlu bırakarak Konstantinopolis'a geri dönmeyi planladı.
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.