Sentence examples of "ölmek üzereyken" in Turkish

<>
Ölmek üzereyken yapılması gereken bir şey değil mi o? Разве это не для тех, кто собирается умирать?
İnsan ölmek üzereyken sevdiği ya da kaybettiği birini sayıklar. Слова умирающего несут груз либо любви, либо потери.
Bu gücü ilk kez ölmek üzereyken kullanmıştım. которой я воспользовалась лишь на грани смерти.
Sevinç içinde ölmek istemiyorum. Не хочу умирать радостно.
El bombası patlamak üzereyken yollarsın. Как граната, готовая взорваться.
Yani, ölmek isteyip istemediğimi mi soruyorsun? Вы спрашиваете, хочу ли я умереть?
Birisi fark etmek üzereyken, ona söyleyebilirim. Я могу ему говорить когда кто-то близок.
Böyle bir aptallık için ölmek istemiyorum. Я не хочу умирать так глупо.
Tam da Fred vazgeçmek ve arabayı geri döndürmek üzereyken, birşey gördü. Когда Фред уже собирался сдаваться и повернуть назад, он увидел ее.
Bunu hakketmediğimi biliyorum. "" Bugün ölmek istedim ama senin umrunda olmazki " Той ночью я хотел бы умереть, но не страдать из-за своей вины.
Aksine, İntihar etmek üzereyken, Çok sert bir şekilde yarıda kalmış. Наоборот, он собирался совершить самоубийство, когда ему довольно грубо помешали.
Orada ölmek istiyorum, ölmek. Сегодня я умру прямо здесь!
Her şey değişmek üzereyken. Когда все вот-вот изменится.
Kim benim yüzümden ölmek ister ki? Кто не захочет жить из-за меня?
Ama adam tam kafasını eğip, ağlamak üzereyken yukarıdan gelen bir helikopter sesi dikkatimizi çekiyor. Но как только он собирается склонить голову и заплакать, мы слышим звук приближающегося вертолета.
Ölmek mi sitiyorsun, para mı? Умереть хочешь или тебе деньги нужны?
Tam seni öldürmek üzereyken birden bilinmeyen tetikçi tarafından mı vuruluyor? Он собирается убить вас, когда неизвестный стрелок застреливает его?
Ölmek senin için sorun olmayabilir ama benim daha iyi planım var. Ты можешь спокойно умереть, но у меня есть план получше.
Başkaldırıp ölmek, dizlerinizin üstünde yaşamaktan daha onurludur! Лучше умереть стоя, чем жить на коленях!
Sadece iki saat için o oldum ve ölmek istiyorum. Я побыла ей часа и мне уже хочется сдохнуть.
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.