Sentence examples of "anlaşma falan" in Turkish

<>
Geri almak istiyorsa bizimle anlaşma yapmalı. Anlaşma falan yapmaz o. Если он хочет их обратно, придется договориться с нами.
Formosa ve Vietnam hükümeti arasında milyon dolarlık bir anlaşma olmasına rağmen, hükümetin yavaş hareket etmesi ve çelik fabrikasının sahibi olan holdingin sorumluluktan yoksun oluşunun yarattığı öfke ve hüsran ülke sınırlarını aştı ve geçen bir yılda da devam etti. Медлительность правительства, а также отсутствие подотчетности в отношении металлургического завода вызвали гнев и отчаяние, которые вылились в массовые протесты по всей стране и продолжаются уже целый год, хотя правительство Вьетнама и заключило с заводом соглашение на миллионов долларов США.
DJ falan da var galiba. И ди-джея вроде как. Ди-джея?
Nelson Davies'le bir anlaşma yaparız. Evi satışa çıkmış gibi gösteririz. Мы договоримся с Нельсоном Девисом, и дом продаст компания.
Chester kimseyi öldürmedi ve ben çocuk falan görmedim. Честер не убивал и не прятал никаких детей.
Bu dünyada güçlerim sınırlı işte bu yüzden sana bir anlaşma önermeye geldim. Мои силы здесь ограничены, и поэтому я явился тебе предложить сделку.
Evet. - Kirayı falan nasıl mı ödüyorum? Как я плачу за квартиру и все такое?
Tam da Suriye'de eşi benzeri görülmemiş bir çok ilginç anlaşma yapmak üzereydim. Я сейчас в процессе очень интересных переговоров, кое-что уникальное в Сирии.
Eğer şirin değillerse at falan bulun. Нет детей - находят какую-то лошадь.
Anlaşma yok, iyilik yok. Anladın mı? Никаких сделок, никаких одолжений, понятно?
Bu reform falan değil. Это не реформа вообще.
Boşanırken daha iyi bir anlaşma yapabilmek için çabalıyordu. Она просто пытается получить лучшие условия при разводе.
Antisemitik olduğundan falan da değil aslında. Он не антисемит или типа того.
Shawn, ne zaman Despereaux ile bir anlaşma yapsak, hep kötü bitiyor. Шон, когда мы имеем дело с Десперо, это всегда заканчивается плохо.
Bazen bir araya gelip çocukları bir pizza için falan dışarı çıkarabiliriz. Может, как-нибудь встретимся, возьмем детей и съедим по пицце?
Bu nedenle sana daha iyi bir anlaşma öneriyorum. Поэтому я хочу предложить тебе контракт на сценарий.
Einstein ve onun gibiler falan? типа Эйнштейна и подобных ребят.
Ama bazen anlaşma her iki tarafın faydası için değiştirilebilir. Иногда сделка может быть улучшена к выгоде обеих сторон.
Beş tane falan yeni küfür öğrendim. И я выучила где-то новых ругательств.
Bu şekilde anlaşma yapmayı nereden öğrenmiş? Гле он так научился вести переговоры?
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.