Sentence examples of "daha yüce" in Turkish

<>
Paul rehabilitasyonda daha yüce bir güçle tanıştı. Пол нашел новые силы в реабилитационном центре.
Kendinizden daha yüce bir şey için önemli bir şey yaparak kendi işaretinizi kazanmak zorundasınız. Эту честь надо заслужить. Сделать большое дело. Может даже больше, чем вы сами.
Şimdiyse daha yüce bir şeye hizmet ediyorum. Но теперь я часть чего-то еще большего.
Doğaya müdahalesi yeterli olmadığında, daha yüce bir güçten yardım istemesi gerekiyordu. Когда вмешательство в природу не помогло, ему пришлось изобретать высшие силы.
Daha yüce bir amaç için aşkımızı feda etmeliyim. Я должен пожертвовать нашей любовью ради большей пользы.
Tüm Fransa'da senden daha yüce gönüllüsünün oldugunu sanmiyorum. Во всех франции не найдется более доброй души.
O halde daha yüce bir varlığın gözleri. Ладно, как насчет глаз чего-то большего?
Bir yerlerde sanat ve eylemi bağdaştıracak daha yüce bir ilke olmalı. Где-то должно существовать высшее начало, которое примиряет искусство и действие.
Bir nefes daha çal, yüce haydut. Укради еще немного времени, благородный вор!
'den beri Cibuti'de askeri birlik bulunduran Amerika ,'te ülkedeki askeri yerleşim kontratını yıllığı milyon dolara on yıl için daha yeniledi. США поддерживает свое военное присутствие с года, а в году они продлили аренду на содержание военного контингента еще на лет, платя миллионов долларов каждый год.
Yüce Tanrım, günah işledik. Господь Бог, мы согрешили.
Nezaketiniz efendim, canımı ayrımcılığınızdan daha çok acıtıyor. Ваша вежливость, сэр, убивает меня больше, чем ваша дискриминация.
Yüce Tanrım. Renkli televizyon! Господи, цветной телевизор!
Daha fazla fotoğraf için Tatsuya Tanaka'nın Instagram sayfasını inceleyin. Зайдите в Instagram Танаки, чтобы найти еще больше фотографий.
Bu yüce şehir buna dayanacak. Этот великий город все вытерпит.
Bu arada Hakobyan daha çok onlu yaşlarının sonlarında veya yirmili yaşlarının başında genç erkeklerin 'Ermeniliklerini' milli çıkarlara tehdit olarak gördükleri gruplara karşı nefreti yaygınlaştırarak gösterdiklerini vurguluyor. Она с сожалением подчеркнула, что в стране все больше подавляется свобода самовыражения, а Акобян сказал, что группировки состоят преимущественно из молодых людей в возрасте - лет, которые подчеркивают свою принадлежность к армянской нации, распространяя ненависть на группы населения, представляющие, по их мнению, угрозу национальным интересам.
Yüce Tanrımız beklenmedik lütuflarını bize bahşetmeye devam ediyor. Небесный Отец продолжает даровать нам свою нежданную благодать.
İnanıyoruz ki bu prensipler daha yaratıcı, üretken ve açık toplumlar yaratmaya yardımcı olacaktır. Мы полагаем, что они помогут привнести больше креативности, создать больше инноваций и больше открытых обществ.
Kişinin ödevi, toplumun kurallarına körü körüne bağlanmak değildir yüce olanı sezmek, güzel olana değer vermektir. Долг заключается в том, чтобы чувствовать великое, боготворить красоту, а не принимать условности общества.
Afgan aileleri çocuklarından hep en iyiyi beklerler ve mesele, çocuklarına bir yerlerde bir başkasının daha iyi şeyler yaptığını söylemeye gelince hiç bir şansı kaçırmazlar. Афганские родители очень требовательны по отношению к своим детям и никогда не упускают случая, чтобы напомнить им: всегда есть кто - то, кто преуспел больше.
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.