Sentence examples of "fark etmiyor" in Turkish

<>
Ama senin bitmez tükenmez ulumaların yüzünden kimse bunu fark etmiyor. Но твои бесконечные вопли все остальное заглушают. - Бри!
Onu her zaman düşünüyorum sarhoş ya da ayık fark etmiyor. Я всегда о ней думаю. Хоть пьяный, хоть трезвый.
Başıma ne kadar harika şeyler gelirse gelsin, fark etmiyor. И не важно, сколько всего случится замечательного со мной.
Ve ne yaparsam yapayım fark etmiyor her yaptığım şeye bağırıyor. И он орет на меня все время по любому поводу.
İnsanlar ne kadar uğraştırıcı olduğunu fark etmiyor. Люди не понимают, сколько требуется труда.
İşimden şikayetçi olsam da fark etmiyor. Я на свою работу не жалуюсь.
Maya kertenkeleyi fark etmiyor. Майя не заметила варана.
Çizgi filmin sonunda, Donald Duck bunun bir rüya olduğunu ve aslında Birleşik Krallık'ta yaşadığını fark etmek için uyanıyor. В конце ленты Дональд Дак просыпается и понимает, что все это было лишь страшным сном, и он все еще живет в Америке.
Dedim ki, "Beni terk etmiyor." Я подумал - "так он не уходит"
Kimse fark etmeyecekti, zaten sayısız yalnız eylemci geçen ay içinde Moskova'da "sessiz sedasız" gözaltına alındı. Этого никто и не заметил бы, сколько таких пикетчиков только за последний месяц повязали в центре города "без шума и пыли".
Bunu kabul etmiyor ama PET onunla aynı fikirde değil. Он отрицает это, но ПЭТ говорит об обратном.
Suriye pasaportum olmasaydı, bize soruşturma yapan tüm kişilerden daha fazla teröre maruz kalmış olan insanlar olmamıza rağmen, masumiyetimizi savunmaya ve terörü kınamaya nasıl da aşırı bir nezaketle yol gösterildiğini fark etmezdim. Если бы не мой сирийский паспорт, я бы не заметила, как нас, подозреваемых, ведут с крайней вежливостью защищать свою невиновность и отрицать терроризм; нас, людей, которые были мишенью терроризма чаще, чем те, кто проверяет нас на него.
Bizi kimse takip etmiyor. За нами никого нет.
"Bize soruşturma yapan tüm kişilerden daha fazla teröre maruz kalmış olan insanlar olmamıza rağmen, masumiyetimizi savunmaya ve terörü kınamaya nasıl da aşırı bir nezaketle yol gösterildiğini fark etmezdim.." "Я бы не заметила, как нас, подозреваемых, ведут с крайней вежливостью защищать свою невиновность и отрицать терроризм; нас, людей, которые были мишенью терроризма чаще, чем те, кто проверяет нас на него".
David kendine hiç iyi etmiyor ama. И он себе совсем не помогает.
Ama şu an, artık makul bir seçeneğin kalmadığını fark ettim. Но сейчас я понял, что у меня больше нет вариантов.
Bu seni hiç rahatsız etmiyor muydu? И это вас совсем не беспокоило?
Ama kralla alelade adam arasındaki fark da budur. Но в этом разница между человеком и королём.
Kimse bana yardım etmiyor. Никто мне не помогает.
Aralarındaki tek fark, gelecek felaketin doğasıydı. Единственная разница была в деталях предстоящей катастрофы.
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.