Sentence examples of "hesap vermek zorunda değilim" in Turkish

<>
Biliyor musun Harry sana hesap vermek zorunda değilim. Я не обязана перед тобой отчитываться, Гарри.
Dinle, bana martaval okuması için bir terapiste para vermek zorunda değilim. Послушайте. Мне не нужен терапевт, который говорил бы мне полную чепуху!
Bu doğruysa devam etmemeli. - Adalete hesap vermek zorunda. Если это правда, его поступок не должен остаться безнаказанным.
Sorularına cevap vermek zorunda değilim. Burası özgür bir ülke. Я не обязан вам отвечать, это свободная страна.
Charlie terfi olduğunda Ray yeni patrona hesap vermek zorunda kalacak. Как только Чарли повысят, Рэй будет отчитываться новому начальнику.
Kimseye hesap vermek zorunda değil. Ни перед кем не отчитывается.
Kimseye bir şey açıklamak zorunda değilim. Я не собираюсь никому ничего объяснять!
Afgan büyümek bir parti olduğunda milyonlarca insana selam vermek zorunda kalmaktır. Когда ты должен сказать привет миллиону человек в начале вечеринки
Buna daha fazla katlanmak zorunda değilim. Я не собираюсь это больше терпеть.
Bazen polis tarafından durduruluyor, tutuklanmamak için onlara rüşvet vermek zorunda kalıyor. Он часто сталкивается с полицией, которой ему приходится давать взятки, чтобы избежать ареста.
Sana bir bok almak zorunda değilim. Я тебе и дерьма не куплю...
Odanın parasını ödemek için bir aylık yemek paramı vermek zorunda kaldım. Я отдал за эту комнату деньги, которые копил целый месяц.
Hiçbir şeyi dinlemek zorunda değilim! Не должен я ничего выслушивать!
Ama ona bir yatıştırıcı daha vermek zorunda kaldım. Но я должна была дать ей другое успокоительное.
Bu ne yahu, kimseye açıklama yapmak zorunda değilim. Знаешь что? Я никому не должен ничего объяснять.
Sipariş vermek zorunda kaldık. Нам пришлось заказать ещё.
Düşündüm ki, sonunda Dünyanın geri kalanı ile onu paylaşmak zorunda değilim. Я думал, что наконец-то смогу разделить с ней остаток своей жизни.
İfade vermek zorunda kalacaksın. Тебе придётся дать показания.
Sana hiçbir şey kanıtlamak zorunda değilim, Richard. Я не собираюсь ничего тебе доказывать, Ричард.
Bir noktada kararını vermek zorunda kalacaksın. Рано или поздно тебе придётся определиться.
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.