Sentence examples of "ilan etmeye" in Turkish

<>
Ateşkes ilan etmeye yetkim yok benim. Я не в силах объявить перемирие.
Bu emirler, üssün güvenliğini korumak için bizi bağımsızlığımızı ilan etmeye zorlamıştır. Эти приказы заставили нас провозгласить независимость, дабы обеспечить безопасность этой станции.
BM İnsan Hakları Konseyi'nin önerisi üzerine, "albinizmli bireyleri özel gereksinimli özel ilgi bekleyen özel bir grup olarak düşünmeyi sağlayan sivil toplum örgütlerine yönelik olarak", Genel Kurul Haziran'ı Uluslarası Albinizm Farkındalık Günü ilan etti. По рекомендации Совета по правам человека ООН Генеральная Ассамблея объявила июня Международным днем распространения информации об альбинизме, "в ответ на призывы организаций гражданского общества, выступающих за то, чтобы лица с альбинизмом рассматривались в качестве отдельной группы с особыми потребностями, требующей особого внимания".
Bir silahla intihar etmeye kalkmıştım. Я пытался сделать это пистолетом.
Chin Ho ve Malia sizi karı koca ilan ediyorum. Я объявляю Чин Хо и Малию мужем и женой.
Sadece Ezra'ya yardim etmeye çalisiyoruz. Мы просто пытались помочь Эзре.
Times'daki. - Times'da ilan yoktu. В Таймс не было никакого объявления.
Sadece diğer Seraf'ı bulmak istiyoruz ki hepinizin bedenindeki kutsal metni tercüme etmeye yardım edebilelim. Мы лишь хотим найти другого Серафима, чтобы перевести священные письмена на ваших телах.
O yüzden, Lorraine beni aptal ilan etti ve bunu ispatlamak için benimle evlendi. А Лорейн назвала меня идиотом, и вышла за меня, чтобы доказать это.
Bu adamlara yardım etmeye çalıştım. Konu hakkında hiçbir şey... Я просто помогала ребятам Я ничего не знаю о...
Ben bir ilan hazırladım. Я тут написал объявление.
Test etmeye başlayabiliriz ama kültürler büyümeden ölmüş olur. Но пока будет готов посев, он умрет.
Barış ve mutluluğa savaş ilan ediyorum. Я объявляю войну миру и счастью!
Sence örtbas mı etmeye çalışıyorlar? Думаешь, это просто прикрытие?
Bize savaş ilan ettiler! Они объявили нам войну!
Şimdi gidip bir yerde dua edin ve burada tövbe etmeye başlayın. Ты пришёл сюда и молишься, и начинаешь испытывать чувство покаяния.
Buna benzer bir ilan bile hazırladı. Она даже сделала листовку вроде этой.
Birlikte yolumuza devam etmek yüzleştiğimiz, yaşam tarzımızı yok etmeye ant içmiş kararlı bir düşman tehdidini anlamayla başlar. Движение вместе вперед начинается с понимания угрозы, с которой мы столкнулись. Враг поклялся разрушить наш образ жизни.
Kendini yeni Lord Rahl mı ilan edeceksin? Ты собираешься провозгласить себя новым Лордом Ралом?
Efendi intihar etmeye çalisiyor! Хозяин пытался убить себя.
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.