Sentence examples of "istemiyor" in Turkish

<>
Nikita şu anda seni görmek istemiyor. Никита не хочет тебя сейчас видеть.
Ne, bu konuşmayı bitirip yatağına gitmeyi istemiyor musun? Ты же хочешь закончить этот разговор и пойти спать?
O bombaların yerlerini bilmek istiyor musunuz, istemiyor musunuz? Вы хотите знать, где бомбы, или нет?
Yaşayan son ejderhayı serbest bırakmak istemiyor musun? Ты не хочешь освободить последнего живого дракона?
İyi İngilizce konuşmayı öğrenmek istemiyor musunuz? Вы хотите научиться говорить по-английски хорошо?
İrlandalılar bölgeyi ve müşterileri kaybetmek istemiyor. Ирландцы хотят удержать территорию и клиентов.
Pes et, Brian. Artık kimse aptal, büyük orkestralı kulüplere gitmek istemiyor. Завязывай, Брайан, никто больше не хочет ходить в дурацкие музыкальные клубы.
Ne davacı ne de davalı bir anlaşmaya varmak istemiyor mu? Ни истец, ни ответчик не желают прийти к соглашению?
İş verenim ne senin ne Whitehall'un ne de telefondaki arkadaşının ayak altında dolaşmasını istemiyor. Моим нанимателям не нужен ты, Уайтхолл, или твой друг-в-телефоне на их пути.
Saygıdeğer Heinrich Harrer daha fazla mektup istemiyor. Достопочтенному Генриху Харреру больше не нужны письма!
O eve de bir bakmak istiyorum ama Chandler istemiyor. Я хочу его посмотреть, а Чендлер не хочет.
O silahı suratımdan çekmeyi ve buraya gelip bana sarılmayı istemiyor musun? Не хочешь убрать пистолет от моего лица, подойти и обняться?
Şimdi, Wo Fat ve Ajan Douglas hakkında bilgi istiyor musun, istemiyor musun? Так что, тебе нужна информация про Во Фата и агента Дуглас или нет?
Bu konuda annenle konuşmak istemiyor olabilirsin ama en azından bir terapistle konuşmalısın. Ну, не хочешь с мамой, поговори хотя бы с аналитиком.
Sen kimseye mesaj yollamak istemiyor musun? Вы не хотите послать кому-нибудь сообщение?
Ve herkes senin fakir, mutlu İzci çocuğu baban gibi ölmek istemiyor. Не все хотят умереть бедным и счастливым бойскаутом, как твой отец.
Whitcomb Kampındaki askeri personelin yerlerini tespit etmeye çalışıyorum, ama kimse konuşmak istemiyor. Я пыталась найти военный персонал лагеря Уиткомб, но никто не хочет говорить.
Müdür Evo'ların silah sesi duymasını istemiyor. Директор не хочет, чтобы эво слышали выстрелы.
Muhafızları, Haven'ı kurtarmak için her şeyi yapacağına ölmeyi bile göze aldığına ikna etmek istemiyor musun? Ты хочешь убедить меня и стражу, что сделаешь все для спасения Хэйвена, даже умрешь?
Ölü bir bebek için kuluçka makinesi olmak istemiyor. Она не хочет быть инкубатором для мёртвого ребенка.
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.