Sentence examples of "kanıt" in Turkish

<>
Çarşamba, işten çıkıp, uzaylıların varlığına dair kanıt bulmaya gidiyor. В среду она уходит с работы, искать доказательства внеземной жизни.
Eğer yeterli kanıt yoksa, Bay Bishop serbest bırakılmalı. Если улик недостаточно, мистер Бишоп должен быть освобожден.
Elimizde gerçek bir kanıt da yok. Sadece tahminlerimiz var. И у нас нет прямых доказательств, только косвенные.
Bu kanıt sadece sizin gözleriniz için. Это доказательство только для ваших глаз.
Margaret çok sevilen bir çalışandı ve buna dair hiçbir kanıt da bulamamıştım. Маргарет пользовалась успехом, но я так и не нашел никаких доказательств.
Bu sizin sapığınızın aleyhinde oldukça önemli bir kanıt. Это ведь была серьезная улика против вашей преследовательницы.
Elimizde bunu destekleyecek bir kanıt var mı? У нас есть улики, подтверждающие это?
Bu baş dönmesi ve baş ağrısını açıklar ama hiç bir fiziksel kanıt yok. Это поясняет головокружение и головную боль. Но нет никаких объективных данных об этом.
Yok etmemiz gereken çok fazla kanıt var, Pink Floyd konserindekinden bile fazla. Мы располагаем многими доказательствами, даже больше, чем на концерте Pink Floyd.
Olay yerindeki asansörde daha önce fark edilmemiş bir kanıt bulduğunu iddia ediyor. Она говорит, что нашла незадокументированную улику в лифте на месте преступления.
Diğerleri önemli değil, ama enkaz beyler "ntsb" kalanları kanıt deposuna kapattı. Остальное не проблема, но обломки, ребята, они заперты на складе вещдоков.
Ben sadece bu hapların yeterli bir kanıt olduğundan emin değilim. Я просто не уверен, что эти таблетки служат доказательством...
Bu da demek oluyor ki kızı onun öldürdüğüne dair elimizde kanıt var. Что означает, что мы можем доказать, что он убил девушку.
Ne Whitney'e bir şey olduğuna dair herhangi bir kanıt var ne de Kristal Gölünde kaybolan diğerleri hakkında. Но нет никаких улик, что с Уитни что-то случилось или с другими ребятами на Хрустальном Озере.
Araştırmada uyuşturucu kullanımına dair kesin bir kanıt bulunamamış. Первоначальное расследование не обнаружило никаких следов употребления наркотиков.
Bu ülkede, eğer konsey bir evde yarasa yaşadığına dair kanıt bulursa, o evi yıkamıyorsunuz. В этой стране нельзя снести дом, если горсовет обнаружит следы обитания в нём летучих мышей.
Sonra da ayakkabının bulunduğu kanıt torbasını alıyor ve içine bile bakmıyor. Затем он хватает сумку с уликами и ботинком даже не глядя.
Yapma ya, senin deneyimde biri kanıt hakkında konuşuyor yahu! Да ладно, мужик с твоим опытом говорит об уликах!
Bu da, cinayette polisinde parmağının olduğunu gösteren, yeni bir kanıt. Это новый факт, который четко говорит о связи полиции с убийствами.
2 yıl boyunca belsoğukluğu patojeni ile ilgili çalıştı ve deneysel kanıt topladı. Neisseria gonorrhoeae. В течение следующих двух лет он учился и получил экспериментальные свидетельства о возбудителе гонореи, "Neisseria gonorrhoeae".
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.