Sentence examples of "olup" in Turkish

<>
Kitaplara bakacağım ve yakın bir şey olup olmadığına bakacağım. Посмотрю в книжках, может, найду что-то похожее.
Tekrar bir dedektif olup değişiklik olsun diye iyi şeyler yapardım. Чтобы снова стать детективом, сделать что-то хорошее для разнообразия.
Aydınlığın burada olup bitenlerden haberdar olma şansı yok. Свет не может узнать, что тут происходит.
Aşağıdaki sesleri, ne olup bittiğini duyabilirdin Julie'nin "Garden of Glow" grubunu çökertme tehditini de. Ты могла слышать всё, что происходит наверху, включая угрозы Джули погубить "Сад Сияния".
Lordum bazen bu inatçılığınızın basit bir aptallık olup olmadığını merak ediyorum. Лорд, иногда я удивляюсь насколько ваше упрямство граничит с глупостью.
Şimdi, bu ithamların doğru olup olmadığını anlayabilmenizin bir yolu var mı? Есть шанс, что вы сможете определить, правдивы ли эти обвинения?
Olup olmadığını görmek Herhangi bir büyük kamyon oto tamirhanesinde yakın bu maç... Проверь, не было ли больших грузовиков возле автомастерской, которые связаны...
Ve bu, dışarıda edepsiz şeyler kaseti satan çocuğun kardeş olup olmadığımızı sormasıyla kısıtlı değil. И не только потому, что продавец видеокассет с порно спросил не сестры ли мы.
Eğer Joe'nun kanunsuz kahramanı yakalama görevine uygun olup olmadığını soruyorsanız cevabım evet, uygun. Если хотите спросить, сможет ли Джо поймать мстителя, ответ "да".
Kardeşim Michiyuki başbakanın köpeği olup bu savaşa katılınca bunu canıyla ödedi. Мой брат Митиюки стал псом министра и ввязался в эту войну.
Bir dedektif tutup gerçekten güvende olup olmadığını öğrenme zamanı gelmiş olabilir. Может нанять детектива, чтобы убедиться, что она в порядке?
Eğer orada başka paketlerin olup olmadığını öğreneceksek bu adama canlı ihtiyacımız var. Если мы узнаем что остальные посылки здесь, он нужен нам живым.
Soru, tecrit edilmiş bir mahkûmun, nasıl olup da adalet makamlarına, davranış biçimini değiştirdiğini gösterebileceğidir. Nasıl? Вопрос в том, как может изолированный заключённый может убедить правосудие в том, что его поведение изменилось?
Halkla hiçbir bağlantısı olmayan bir adamın bu topraklarda, Eldorado'da nasıl önemli biri olup da onurlandırıldığını görün. Посмотрим, как человек, не общаясь с народом, может стать великим в этом государстве Эльдорадо.
Yüzbaşından, Underhill'in talep ettiği başka dava dosyası olup olmadığını öğrenmesini istedim ve görünüşe göre varmış. Я попросил капитана узнать, запрашивал ли Андерхилл другие дела, и оказалось, что да.
Kurak zamanda en derin yeri 4.5 metre olup, suyun en yüksek olduğu dönemde ortalama derinliği 5 metre civarına çıkmaktadır. Средняя глубина - 2,80 м, однако в сезон дождей средняя глубина может увеличиваться до 5 метров.
Dünya Çapında Ağ bağlamında Apache JServ Protokolü (İng. "Apache JServ Protocol", AJP), ikicil bir protokol olup Web sunucusundan gelen geri bağlantılı (İng. "inbound") talepleri bir alıp arkasında bulunan uygulama sunucusua iletebilir. The Apache JServ Protocol (AJP) - это бинарный протокол, который может проводить входящие запросы с веб-сервера до сервера приложений, который находится позади веб-сервера.
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.