Exemplos de uso de "yapmak zorunda" em turco

<>
Verna ve müsteşarının... sıvaması yüzünden ödeme yapmak zorunda olmak beni delirtiyor. Действительно раздражает, что мы должны платить за Верну и её постоянного секретаря.
Bu senin neden inanmanı istediğini açıklar, ama bunu yapmak zorunda olmasını değil. Это объясняет, почему она хотела верить вам, но не почему поверила.
Eğer mağlubiyet konuşması yapmak zorunda kalırsam First Lady'nin yokluğu en önemsiz problemimiz olacak. Если мне придется признать поражение, отсутствие Первой леди будет меньшей из неприятностей.
İşinizi yapmak zorunda kaldığınız için üzgünüm. Простите, что делаете свою работу.
Arkadaşlarımla senin aranda bir seçim yapmak zorunda kalırsam onları seçerim. Если выбирать между друзьями и тобой - я выберу друзей.
Yapmak zorunda olduğum şeyi her zamanki gibi. Как всегда, то, что должна.
Ya da Tiago yeni başrol oyuncusu bulabilmek için zamanda yolculuk yapmak zorunda kalır. Надеюсь. Или Тьяго должен путешествовать во времени, чтобы найти себе новую партнершу.
Bu ne yahu, kimseye açıklama yapmak zorunda değilim. Знаешь что? Я никому не должен ничего объяснять.
Araç değişikliği yapmak zorunda kalacaklar. Они должны пересесть в машину.
Sırf para kazanmak için bunu yapmak zorunda değildin! Тебе не нужно заниматься этим, чтобы подзаработать.
Ne tür bir dünyada rol yapmak zorunda olursun ki? Что это за мир, в котором надо притворяться?
Yeni arkadaşlarını isteyerek bırakmakta pek gönüllü görünmüyordun ben de doğaçlama yapmak zorunda kaldım. Ты не был склонен бросать своих дружков по доброй воле, пришлось импровизировать.
Wyatt dünyamı yakıp kül etmedi. Yapmak zorunda da değildi. Уайатт не сжег мой мир, ему не пришлось.
Her ajan üç ayda bir bu seanslardan yapmak zorunda. Все агенты должны ходить к нему раз в квартал.
Bu konuşmayı tekrar yapmak zorunda mıyız? Нам обязательно снова об этом говорить?
Dinleyin, bunu yapmak zorunda kaldığım için çok çok özür dilerim ama gerçekten acelem var. Послушайте, мне так жаль, что приходится так поступать, но я очень тороплюсь.
Yapmak zorunda olmadığını çünkü işe yaramadığını söyleyebilirsin. Вы можете отказаться это не всегда получается.
Sen kaçınca da doğaçlama yapmak zorunda kaldık. Когда ты сбежала, нам пришлось импровизировать.
Artık doktor önlüğü giymek, otopsi yapmak zorunda değilsiniz. Вам не придется самому надевать халат и проводить вскрытие.
Jonathan, bunu yapmak zorunda değiliz. Джонатан, в этом нет нужды.
Os exemplos de uso de palavras em diferentes contextos são dados só para fins linguísticos, ou seja, para estudar o uso de palavras numa língua e as suas traduções para outra. Todos os exemplos são colecionados automaticamente em fontes abertas usando tecnologia de pesquisa de dados bilíngues. Se você encontrar algum erro de ortografia, pontuação ou outro erro no texto original ou na tradução, use a opção "Reportar um erro" ou escreva para nós.

Nesta seção, você pode ver como palavras e expressões são usadas em diferentes contextos usando exemplos de traduções feitas por profissionais. A seção Contextos o ajudará a aprender inglês, alemão, espanhol e outros idiomas. Aqui você pode encontrar exemplos com verbos frasais e idiomas em textos que variam em estilo e tema. Exemplos podem ser classificados por traduções e tópicos.

Aprenda línguas estrangeiras, veja a tradução de milhões de palavras e expressões e use-as em sua comunicação por e-mail.