Beispiele für die Verwendung von "Anlaşmanın üzerime düşen" im Türkischen

<>
Anlaşmanın üzerime düşen kısmını yerine getireceğim ve çekileceğim. И я выполню договор до конца. Я уйду.
Anlaşmanın üzerime düşen kısmını gerçekleştirdim. Я сдержал свою часть сделки.
Gaz maskesi kafası olan insanlar etrafta dolaşıp, annelerini arıyorlar. Ve gökyüzü üzerime düşen, Alman bombalarıyla dolu. Повсюду бегают люди в противогазах и зовут своих мамочек, а в небе полно немцев, сбрасывающих бомбы.
Anlaşmanın sana düşen kısmını yaptın, sıra bende. Придерживайся своей части сделки, а я своей.
Şimdi, anlaşmanın bana düşen kısmındayız. Теперь я выполню свою часть сделки.
Anlaşmanın bana düşen kısmını yaptım. Я выполнил свою часть договора.
Şimdi anlaşmanın sana düşen kısmını yap. Теперь время выполнить вашу часть сделки.
İmzalayan taraflara göre bu anlaşmanın amacı "devletlerin iç işlerine müdahale edebilecek, devletlerin egemenliğini, politik, ekonomik ve toplumsal istikrarını ve aynı zamanda toplum düzenini bozabilecek bilgi teknolojilerinin kullanımını kısıtlamaktır." По словам подписантов соглашения, его цель состоит в ограничении использования информационных технологий для "вмешательства во внутренние дела государства, нарушения общественного порядка, а также дестабилизации внутриполитической и социально - экономической обстановки".
Ardından size düşen hedefin gelişini beklemeye koyulmaktır. Затем вам останется лишь ждать появления цели.
Bir dönem üzerime dünya kadar para yatıran bir sürü insan vardı. Был период, когда куча народа ставила кучу денег на меня.
Beyazlar birbirleriyle anlaşmanın bir yolunu bulur. Белые всегда договорятся друг с другом.
Ağabeyimin peşine düşen tarzda bir insan. Человек, который погубил моего брата.
Bir de üzerime tren geliyor. И ко мне приближается поезд.
Ben anlaşmanın bana kalan kısmını yaptım hatta hayatını bile kurtardım. Я выполнил свою часть сделки. Я даже спас тебе жизнь.
Bu şehir payına düşen felâketleri gördü. Весь город видел часть этого несчастья.
O zaman üzerime içecek dökmenin maksadı neydi? Тогда какой смысл выливать напиток на меня?
Ticari İlişkilerdekiler seninle yapılan anlaşmanın tamamını gözden geçirdiler. Так и думаю. Business Affairs просмотрели твой контракт.
Bana düşen takvime bakmak ve doğru zamanı beklemek. Надо лишь зачеркивать дни в календаре и ждать.
Sonra bu mal arkadaşın benim üzerime çullanacak. А потом твой амбал-приятель набросится на меня.
Bu anlaşmanın şartları nelerdi? Каковы были условия сделки?
Beispiele für den Wortgebrauch in verschiedenen Kontexten werden ausschließlich zu linguistischen Zwecken bereitgestellt, d. h. um den Wortgebrauch in einer Sprache und Varianten ihrer Übersetzung in eine andere zu untersuchen. Alle Beispiele werden automatisch aus offenen Quellen mit Hilfe einer zweisprachigen Suchtechnologie gesammelt. Wenn Sie einen Rechtschreib-, Zeichensetzungs- oder anderen Fehler im Original oder in der Übersetzung finden, nutzen Sie die Option „Problem melden“ oder schreiben Sie uns.

In diesem Abschnitt können Sie anhand professioneller Übersetzungen sehen, wie einzelne Wörter und Ausdrücke in verschiedenen Kontexten verwendet werden. Kontexte helfen Ihnen, Englisch, Deutsch, Französisch, Spanisch und andere Sprachen zu lernen. Hier finden Sie Beispiele mit Phrasal verbs im Englischen, idiomatischen Ausdrücken und mehrdeutigen Wörtern in einer Vielzahl von Stilen und Themen. Die Beispiele können nach Übersetzung und Themen sortiert werden, und anhand der gefundenen Beispiele kann eine Verfeinerungssuche durchgeführt werden.

Lernen Sie Fremdsprachen und prüfen Sie Verwendung von Wörtern an realen zweisprachigen Beispielen.