Beispiele für die Verwendung von "Karar verme" im Türkischen

<>
Ve ansızın, kimsenin karar verme hakkı olmadan Victor Kennedy'ye çalışmaya başlamıştık. И как-то так получилось, что мы начали работать на Виктора Кеннеди.
Karar verme vakti Damon. Пора решать, Дэймон.
Şimdi kaderine karar verme zamanı. Теперь нам решать его судьбу.
Öyle hissetmenizde bir sorun yok Bayan Krause. Ancak davacının haklılığı yönünde karar verme eğilimli olduğumu belirteyim. Вы можете возмущаться, мисс Краус, но я вынужден решить, что истец доказал схожесть.
Kimin soyunu sürdüreceğine ve kimin çocuk yapıp yapmayacağına karar verme hakkını? Решая, кто достоин иметь детей, а кто - нет?
Ama önümüzdeki aylar daha fazla karar verme durumunda kalacaksın. Но в скором времени тебе придется принять много решений.
Sanırım kanser insana belli bir karar verme yetisi veriyor. Подозреваю, рак даёт человеку определённую решимость, а?
Penguen'in öfkesi karar verme kabiliyetini etkileyecek ve inanılmaz bir intikam şehvetiyle dolacak. Ярость Пингвина затмит его разум, его всецело поглотит неутолимая жажда мести.
Bu otorite bana karar verme hakkı tanıdı. Этот авторитет дал мне право принимать решения.
Bize katılmaya karar verme sebebin bu muydu? Это поэтому ты решил к нам присоединиться?
Kararlılık, dürüstlük, doğru olana karar verme iyi bir poliste olması gerekenler. Это преимущество для копа: быть решительным, честным, стремящимся раскрыть правду.
Çocuklar atalarının ayak izlerini takip edip zengin kültürlerini koruyacaklar mı - gelecek karar verecek. Пойдут ли молодые по следам своих предков и сохранят ли богатую культуру, решит будущее.
Onlara kuruş para verme. Не давай им денег!
Facianın. yıl dönümünde bir grup Polonyalı maceraperest, Çernobil santralinden kilometre uzak hayalet kasaba Pripyat'ta ışıkları tekrar açmaya karar verdiler. Несколько недель назад, в канун годовщины катастрофы, группа польских авантюристов решила включить свет в городе - призраке Припять, который расположен в трех милях от Чернобыльского реактора.
Zarar görmesine izin verme. Не дай ему пострадать.
Çökmüş ekonomi ile yüzleşmek zorunda kalan üç işsiz mimar ise şehri terk etmeyi reddediyor ve sıradışı bir yürüyüş turu acentası açmaya karar veriyorlar - Porto, genel durum, iyisi ve kötüsü: Mimari, Tarih, Politika, Şehircilik, Yavaş Gıda ve Söylentiler Sizlere caddeleri, terk edilmiş binaları, meydanları, karanlık arka sokakları, eski pazarları, baharatlı petiscos'ların ucuz "tascas" larını ve hepsinin arkasındaki hikayeleri göstereceğiz ve çok taraflı bakış açılarından mükemmel sohbetler edeceğiz. Три безработных архитектора перед лицом внезапного экономического разрушения отказались покинуть город и решили открыть невероятное агентство прогулочных туров, чтобы показать Порто с обеих сторон, хорошей и плохой: архитектура, история, политика, городская жизнь, кафе и рестораны, легенды... Мы покажем вам аллеи, брошенные здания, площади, небольшие улочки, старые рынки, недорогие забегаловки с острыми португальскими закусками, расскажем истории, связанные с этими местами.
Geçmişinde kendine zarar verme olayını geçtim artık. Полагаю, твое прошлое вредит тебе самому.
Dubai'de bayan sürücülerin oluşturduğu bir grup var ve muhabir Amanda Fisher onlarla biraz zaman geçirmeye karar verdi. Здесь их целая группа, и репортер Аманда Фишер решила поездить с ними.
Rakibinin dikkatini dağıtmasına fırsat verme. Не позволяй противнику отвлечь себя.
Orta karar bir yer yapsan meşru yoldan para kazanabilirsin. Если делать что-то сносное, может и получиться. Законно.
Beispiele für den Wortgebrauch in verschiedenen Kontexten werden ausschließlich zu linguistischen Zwecken bereitgestellt, d. h. um den Wortgebrauch in einer Sprache und Varianten ihrer Übersetzung in eine andere zu untersuchen. Alle Beispiele werden automatisch aus offenen Quellen mit Hilfe einer zweisprachigen Suchtechnologie gesammelt. Wenn Sie einen Rechtschreib-, Zeichensetzungs- oder anderen Fehler im Original oder in der Übersetzung finden, nutzen Sie die Option „Problem melden“ oder schreiben Sie uns.

In diesem Abschnitt können Sie anhand professioneller Übersetzungen sehen, wie einzelne Wörter und Ausdrücke in verschiedenen Kontexten verwendet werden. Kontexte helfen Ihnen, Englisch, Deutsch, Französisch, Spanisch und andere Sprachen zu lernen. Hier finden Sie Beispiele mit Phrasal verbs im Englischen, idiomatischen Ausdrücken und mehrdeutigen Wörtern in einer Vielzahl von Stilen und Themen. Die Beispiele können nach Übersetzung und Themen sortiert werden, und anhand der gefundenen Beispiele kann eine Verfeinerungssuche durchgeführt werden.

Lernen Sie Fremdsprachen und prüfen Sie Verwendung von Wörtern an realen zweisprachigen Beispielen.