Beispiele für die Verwendung von "dedikodu yapmak" im Türkischen

<>
Bu konu hakkında dedikodu yapmak istemiyorum. Я не хочу сплетничать об этом.
Kaynaşıp dedikodu yapmak ve takılmak için tek şansları bu. Это единственная возможность пообщаться, посплетничать и побыть вместе.
Sanırım onlar oraya sadece dedikodu yapmak ve kokain çekmek için gidiyorlar. Я думаю, что они там просто сплетничают и нюхают кокаин.
Dünyayı doğrudan mutlu ve zengin bir yer yapmak yerine alternatif olarak anaerkil düzeni öneren bir dergi. Belki bir şeyleri değiştiren zamandır ve bu kadınlar güce gerçekten sahip kadınlar. Это журнал, который предлагает матриархат в качестве альтернативы, для того, чтобы сделать мир счастливым и процветающим местом, возможно, пора изменить положение вещей таким образом, что именно женщины будут иметь власть.
Dedikodu yapacak ne var yahu? Было бы о чём сплетничать.
Hayır. Şirketim tarifi almak için ne gerekiyorsa yapmak istiyor. Моя компания хочет сделать все, чтобы получить рецепт.
O kız tam bir dedikodu fabrikası. Она как завод по производству сплетен.
Bazen satıcılar kendi özel karışımlarını yapmak için kokainle başka uyuşturucuları karıştırır. Иногда дилеры смешивают кокаин с другими наркотиками, делают свою смесь.
Ona dedikodu deniyor, Marjorie. Это зовется сплетни, Маржори.
Nerede yapmak istersem, orada yaparım. Я могу заниматься, где пожелаю.
Fırsatları araştırma, dedikodu alışverişi ve elbette yayma. Изучал возможности, обменивался сплетнями, распространял слухи.
Onu buranın idarecisi yapmak için anlaşmışlardı. Они согласились сделать его здешним губернатором.
Ben sadece dedikodu kazanını kontrol etmeye çalışıyorum. Понятно? Я просто пытаюсь контролировать слухи.
İnanılmaz bir yaratıktı ve onunla ilgili bir müzikal yapmak çok parlak bir fikir. Она была потрясающим созданием, и это великолепная идея сделать о ней мюзикл.
Bayan Grove dedikodu sayfalarını okumayı sever. Миссис Гроув любит читать колонку сплетен.
Beni astronot mu yapmak istiyorlar? Они хотят меня сделать астронавтом?
O sadece bizim başlattığımız bir dedikodu, öğrenciler daha sıkı çalışsın diye. Это просто слух, который мы пустили, чтобы кадеты усерднее занимались.
Bir seri test yapmak zorundayız. Мы должны сделать ряд тестов.
Hayır, mesele dedikodu değil. Нет, не из-за сплетен.
Bir işi yapmak vardır bir de yapmamak vardır. Bu kadar! Есть дело, которое надо раскрыть, и больше ничего!
Beispiele für den Wortgebrauch in verschiedenen Kontexten werden ausschließlich zu linguistischen Zwecken bereitgestellt, d. h. um den Wortgebrauch in einer Sprache und Varianten ihrer Übersetzung in eine andere zu untersuchen. Alle Beispiele werden automatisch aus offenen Quellen mit Hilfe einer zweisprachigen Suchtechnologie gesammelt. Wenn Sie einen Rechtschreib-, Zeichensetzungs- oder anderen Fehler im Original oder in der Übersetzung finden, nutzen Sie die Option „Problem melden“ oder schreiben Sie uns.

In diesem Abschnitt können Sie anhand professioneller Übersetzungen sehen, wie einzelne Wörter und Ausdrücke in verschiedenen Kontexten verwendet werden. Kontexte helfen Ihnen, Englisch, Deutsch, Französisch, Spanisch und andere Sprachen zu lernen. Hier finden Sie Beispiele mit Phrasal verbs im Englischen, idiomatischen Ausdrücken und mehrdeutigen Wörtern in einer Vielzahl von Stilen und Themen. Die Beispiele können nach Übersetzung und Themen sortiert werden, und anhand der gefundenen Beispiele kann eine Verfeinerungssuche durchgeführt werden.

Lernen Sie Fremdsprachen und prüfen Sie Verwendung von Wörtern an realen zweisprachigen Beispielen.