Beispiele für die Verwendung von "yaşayan bir" im Türkischen

<>
São Paulo'da yaşayan bir grup mülteci, Brezilya'nın onlara kapılarını açmasına teşekkür olarak ve yerel halka mülteciler konusunda farkındalık kazandırmak amacıyla bir şarkı besteleyip yayınladılar. Группа проживающих в Сан - Паулу беженцев написала песню и сняла к ней клип, чтобы поблагодарить Бразилию за то, что та открыла им свои двери, и привлечь внимание местных жителей к проблемам беженцев.
Ama kardeşlerim sayesinde yaşayan bir parçam da olacak. Но часть меня всё ещё жива благодаря им.
Hala yaşayan bir aptal olmak isterim. Лучше быть идиотом, но живым.
Görüyorsunuz, tatili yaşayan bir su samuru. Видишь, даже выдра в праздничном настроении.
Yalnız yaşayan bir erkeğin evi olduğundan biraz dağınık olabilir. Я живу один. Так что здесь может быть беспорядок.
Burada yaşayan bir şey var. "ам есть что-то живое.
Jerry, yaşayan bir varlık olduğunu düşünüyor. Джерри думает, что это живой организм.
Bir zamanlar Libby adında yüksek bir kulede yaşayan bir prenses varmış. "Жила-была принцесса по имени Либби. Она жила в высокой башне.
Ve birinin oradan çıktığını gördüm. Benim mahallemde yaşayan bir çocuk. Я видел, как парень с моей улицы выходил оттуда.
O zamanki hayatın yaşayan bir kabustu, aşkım. Твоя прошлая жизнь была настоящим кошмаром, любимая.
O yaşayan bir ruhtu. Он был живой душой.
Hayatının son demlerini yaşayan bir Rus'a karşılık hayatının baharında bir Amerikan öğrenci. Предлагается обмен русского на закате жизни на американского студента на заре жизни.
Yaşlı tanrıların yaşayan bir çocuğu daha. Еще одно живущее дитя старших богов.
Güven içinde yaşayan bir toplum için. Для сохранности во имя блага общества!
Burası tam bana göre. Kavga, küfür ve koku dolu. Ama yaşayan bir yer. Мне больше нравится это место - скандальное, вульгарное, вонючее, но живое.
Karanlıkta yaşayan bir gölge. Живая тень во тьме.
Bir samuray gibi değil de yirminci yüzyılda yaşayan bir polis gibi. Как полицейский в двадцатом веке, а не как какой-нибудь самурай?
Hong Kong'da yaşayan bir kuzenim var. У меня есть кузен в Гонконге.
Bir zamanlar çiftlikte yaşayan bir çocuk varmış. Однажды, на ферме, жил-был мальчик.
Ben şair değilim, erken Alzheimer hastalığıyla yaşayan bir insanım. Я не поэт. Я человек, живущий с ранним Альцгеймером.
Beispiele für den Wortgebrauch in verschiedenen Kontexten werden ausschließlich zu linguistischen Zwecken bereitgestellt, d. h. um den Wortgebrauch in einer Sprache und Varianten ihrer Übersetzung in eine andere zu untersuchen. Alle Beispiele werden automatisch aus offenen Quellen mit Hilfe einer zweisprachigen Suchtechnologie gesammelt. Wenn Sie einen Rechtschreib-, Zeichensetzungs- oder anderen Fehler im Original oder in der Übersetzung finden, nutzen Sie die Option „Problem melden“ oder schreiben Sie uns.

In diesem Abschnitt können Sie anhand professioneller Übersetzungen sehen, wie einzelne Wörter und Ausdrücke in verschiedenen Kontexten verwendet werden. Kontexte helfen Ihnen, Englisch, Deutsch, Französisch, Spanisch und andere Sprachen zu lernen. Hier finden Sie Beispiele mit Phrasal verbs im Englischen, idiomatischen Ausdrücken und mehrdeutigen Wörtern in einer Vielzahl von Stilen und Themen. Die Beispiele können nach Übersetzung und Themen sortiert werden, und anhand der gefundenen Beispiele kann eine Verfeinerungssuche durchgeführt werden.

Lernen Sie Fremdsprachen und prüfen Sie Verwendung von Wörtern an realen zweisprachigen Beispielen.