Sentence examples of "sona" in Turkish

<>
General Grievous'un yakalanması savaşı sona erdirir. Поимка генерала Гривуса конец войне положит.
Savaş sona erdiği zaman gelecek daha aydınlık olacaktı. Будущее теперь кажется светлее, ведь война закончилась.
Bu zor bir şey. Yerine geçecek kişinin gözüne bakıp vaktinin yaklaştığını bilmek. Senin vaktin sona ererken. Тяжело смотреть в глаза преемнику, зная, что его время настает, а твое закончилось.
Bu iş hemen burada sona eriyor Savage. Это закончится здесь и сейчас, Сэвидж.
Bu gün sona ermeden, bu dünyayı terk edeceğim. Я покину этот мир прежде, чем кончится день.
La Liga sezonu olup, 27 Ağustos 2005'te başlamış ve 20 Mayıs 2006'da sona ermiştir. Первый матч прошёл 27 августа 2005 года, последний 20 мая 2006 года.
Şampiyona 27 Ağustos 2011'da başlayıp 13 Mayıs 2012'de sona ermiştir. Сезон стартовал 21 августа 2011 года и закончился 13 мая 2012 года.
Fakat bu olağanüstü günün sonunda tehlike sona ermekten uzaktı. Но в тот удивительный день опасность еще не исчезла.
Hasatların sona erip, kışın yaklaştığı bu günde yaslı olsak da, kutlama yapmak için bir sebebimiz var. В день, когда заканчивается жатва и наступает зима, есть причины как праздновать, так и скорбеть.
Umurumda değil. Şu an hala hayatta olmamızın tek sebebi kağıt oyunlarının sona erip içeri girmeleri. Мы сейчас живы лишь потому, что они закончили карточную игру и зашли в дом.
İkinizin de güvende olduğunu, artık korkunun sona erdiğini bilerek uyuyacağım. Я буду спать зная что вы в безопасности мои страхи закончились.
Kocakarı zamanı gelir, bu yaşam sona erer. Время старухи приходит, жизнь подходит к концу.
Dünya sona ermeden önce özür dileyen aptal mı olmak istiyorsun? Хочешь быть неудачницей, которая извиняется прямо перед концом света?
Sonra ne düşündüm biliyor musun? Özel ödül vermek için beni sona bıraktıklarını. Ama hayır! Потом я подумала, что для меня приготовили какой-то особенный подарок поэтому и приберегают напоследок.
Savaş sona ermiş olabilir ama çalkantılar daha yeni başlıyor. Война подходит к концу, но потрясения только начинаются.
Karo Valesi, mezarlıkta Bonny ile bekliyor ve köpeği geri verip her şeyin sona ermesini istiyor. Бубновый валет затаился с Бонни в руках. Он договорился вернуть пса и покончить с этой историей.
Artık Meclis Üyesi Knope değil, çünkü hayatımın o kısmı sona erdi. Не советник Ноуп, потому что эта глава моей жизни уже закончилась.
Filmin çekimleri Ekim 2008'de New Mexico'daki Rio Rancho kentinde başlayıp Aralık 2008'de sona ermiştir. Съёмки фильма проходили с конца октября по конец декабря 2008 года в Рио-Ранчо, штат Нью-Мексико.
1648 yılına gelindiğinde İngiltere kralı I. Charles Carisbrooke Kalesinde hapistir ve İngiliz İç Savaşının ilk aşaması Parlamento yanlılarının zaferiyle sona ermiştir. В 1648 году король Карл I был захвачен в плен, и боевые действия практически прекратились.
Ancak Bulgaristan'da komünist dönemin sona ermesiyle birlikte, devletin ödenek yetersizliği nedeniyle i hat uçuşlar karlı değildi. После падения коммунистического режима в Болгарии внутренние рейсы были признаны невыгодными, государственное финансирование прекратилось.
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.