Sentence examples of "fark" in Turkish

<>
Ama kralla alelade adam arasındaki fark da budur. Но в этом разница между человеком и королём.
Kolumda bir renk değişimi fark ettim de. Я заметил обесцвечивание кожи на своей руке.
İlk o zaman herkesten daha iyi olduğumu fark ettim. Именно тогда я впервые понял, что лучше других.
Üçkağıtçılar gözlemci olurlar, sıra dışı bir şey fark etmiş olabilir. Мошенники обычно очень наблюдательны, может, она заметила что-то необычное.
Bu tezahüratın ne kadar şiddet içerikli olduğunu fark etmemiştim. Я только сейчас поняла, насколько жестока эта кричалка.
Bak bakalım odayı temizledikleri zaman, alışılmadık bir şey fark etmişler mi? Узнать, когда они убирали комнату и не заметили ли что-нибудь необычное?
Bunu fark ettiği anda her şey daha kötü bir hâl aldı. И как только он это осознал, все стало ещё хуже.
Ve tüm kaos ve molozların ortasında önüne gelen şansı fark eder. И в этом хаосе и разрухе, она видит свой шанс.
Doktor olarak çalışırken, birçok genç hastanın sindirim ve bağırsak problemleri yaşadığını fark etti. В это время он обратил внимание на то, что многие дети страдают от проблем пищеварения.
Dan seni o kadar seviyor ki eksiklerini fark etmez. Дэн тебя так любит, что не обратит внимания.
Son birkaç haftada tuhaflık fark eden oldu mu? Вы замечали что-либо необычное в последние несколько недель?
Eğer araçlarımdan her hangi biri korkunç bir cinayette kullanıImış olsaydı, bunu fark ederdim. Если бы такое убийство случилось в одном из моих грузовиков, я бы знал.
Evet, öyle. Kullandığın plastiğin kalitesi de büyük fark yaratıyor. Качество пластика, который используешь, так же имеет значение.
Ama iyi bir Dalek nasıl bir fark yaratırdı? Какая разница, бы один хороший Далек сделать?
Jenny'nin yardımı olmadan, ne kadar kötü bir oyuncu olacağını fark ettin mi? В смысле, ты понимаешь насколько бы плохо ты играл без ее помощи?
Sonra ikisi de kafanın geri geldiğini fark eder, bela geri döner. Потом они понимают что голова вернулась, а с ней и проблемы.
Neticede bunların, ayak sesleri olduğunu fark ettim. Но вскоре поняли, что это звуки шагов.
Birileri rehine olarak değerli olduğunu fark etmiş olmalı. Очевидно кто-то увидел, что она ценный заложник.
Birinin hayatına yön vermenin daha asil bir yolu olabileceğini fark ettim. Ve bir değişiklik yaptım. Я узнал, что есть много благородных способов изменить свою жизнь, и я изменился.
Çizgi filmin sonunda, Donald Duck bunun bir rüya olduğunu ve aslında Birleşik Krallık'ta yaşadığını fark etmek için uyanıyor. В конце ленты Дональд Дак просыпается и понимает, что все это было лишь страшным сном, и он все еще живет в Америке.
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.