Sentence examples of "fark etmediysen söyleyeyim" in Turkish

<>
Çünkü eğer fark etmediysen söyleyeyim tüm o intiharlar aslında birer cinayetti. Ведь если ты не заметил, все те суициды - убийства.
Eğer fark etmediysen söyleyeyim, bu insanların kaybedecek bir şeyleri yok. Если ты не заметила, у этого народа немного причин жить.
Biraz çıplağım, fark etmediysen diye söylüyorum. Слегка раздета, если ты не заметил.
Çizgi filmin sonunda, Donald Duck bunun bir rüya olduğunu ve aslında Birleşik Krallık'ta yaşadığını fark etmek için uyanıyor. В конце ленты Дональд Дак просыпается и понимает, что все это было лишь страшным сном, и он все еще живет в Америке.
Sana bir şey söyleyeyim, Anj. Я скажу тебе кое-что, Эндж.
Kimse fark etmeyecekti, zaten sayısız yalnız eylemci geçen ay içinde Moskova'da "sessiz sedasız" gözaltına alındı. Этого никто и не заметил бы, сколько таких пикетчиков только за последний месяц повязали в центре города "без шума и пыли".
Şunu söyleyeyim ki, gerçekten de evlenmek niyetindeydik. Достаточно сказать, что мы искренне хотели пожениться.
Suriye pasaportum olmasaydı, bize soruşturma yapan tüm kişilerden daha fazla teröre maruz kalmış olan insanlar olmamıza rağmen, masumiyetimizi savunmaya ve terörü kınamaya nasıl da aşırı bir nezaketle yol gösterildiğini fark etmezdim. Если бы не мой сирийский паспорт, я бы не заметила, как нас, подозреваемых, ведут с крайней вежливостью защищать свою невиновность и отрицать терроризм; нас, людей, которые были мишенью терроризма чаще, чем те, кто проверяет нас на него.
Pekala, sana şu anda nasıl göründüğünü söyleyeyim. Я скажу тебе, как это выглядит сейчас.
"Bize soruşturma yapan tüm kişilerden daha fazla teröre maruz kalmış olan insanlar olmamıza rağmen, masumiyetimizi savunmaya ve terörü kınamaya nasıl da aşırı bir nezaketle yol gösterildiğini fark etmezdim.." "Я бы не заметила, как нас, подозреваемых, ведут с крайней вежливостью защищать свою невиновность и отрицать терроризм; нас, людей, которые были мишенью терроризма чаще, чем те, кто проверяет нас на него".
Şu kadarını söyleyeyim, kahya kutusuna geri döndü. Достаточно сказать, что дворецкому показали его место.
Ama şu an, artık makul bir seçeneğin kalmadığını fark ettim. Но сейчас я понял, что у меня больше нет вариантов.
Yemek masama otur da sana menüde neler olduğunu söyleyeyim. - Yapma ama... Садитесь за мой обеденный стол и позвольте рассказать, что сегодня в меню.
Ama kralla alelade adam arasındaki fark da budur. Но в этом разница между человеком и королём.
Olmaz. - Onlara uyandığınızı söyleyeyim. Я скажу, что вы очнулись.
Aralarındaki tek fark, gelecek felaketin doğasıydı. Единственная разница была в деталях предстоящей катастрофы.
Ve sana bir şey söyleyeyim: o kaskı hemen kafana tak. Я тебе вот что скажу, надень этот чёртов шлем немедленно.
Bir sey fark ettim. Я вдруг кое-что понял.
Ama sana bir şey söyleyeyim, kuzen. Но позволь кое-что тебе сказать, кузен.
Öyle ama, oynamakla koçluk yapmak arasında yine de büyük fark vardır. Ну, понимаешь, существует большая разница между тренерской работой и игрой.
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.