Sentence examples of "izin verirsek" in Turkish

<>
Eğer geri gelmesine izin verirsek, ailesi de dahil herkes için tehlike oluşturur. Если мы его отпустим, он опасен для всех, включая его семью.
Şehre çok asker girmesine izin verirsek, sayı üstünlükleriyle bizi yenerler. Если же впустим их в город, они задавят нас числом.
Eğer bunun olmasına izin verirsek etiğe karşı davranmış oluruz. Если мы дадим этому случиться, это глубоко неэтично.
Eğer karanlığa inmelerine izin verirsek, bunun geri dönüşü olmaz. Погрузившись во тьму, они не смогут из нее выбраться.
Bir başka konu ise internete yüklenen içerikler ile ilgili topluluk haklarıydı, aktivistlerin yaşlılardan veya başkanlardan izin alması veya almaması gerektiği, hangi koşullarda olacağı ve açık lisansların konuya nasıl dahil olabileceği idi. В центре другой дискуссии оказались права местных общин на размещаемый в интернете контент: должны ли интернет - активисты спрашивать разрешения у старейшин и лидеров общин, и если должны, то в каких именно случаях, и какую роль в урегулировании подобных вопросов смогло бы сыграть использование свободных лицензий.
Size değerli bir şey verirsek bize yardım etmeye daha çok hevesli olursunuz diye düşündüm. Я полагал, вы быстрее согласитесь помочь, если мы предложим вам что-то ценное.
Laneti kırmam için yapmam gereken büyüyü gerçekleştirmeme ruhlar izin vermeyecektir. Духи не позволят мне колдовать, я должна снять проклятие.
Peki ya sana onu biz verirsek? Что если мы отдадим ее тебе?
Boş kargo ambarlarından birini botanik bahçesine çevirmek için izin istiyorum. Я бы хотел попросить разрешение переделать пустой склад в оранжерею.
Onlara Milkin'i verirsek ellerinde daha büyük bir koz olur. Мы дадим им Милкина, это усилит их аргументы.
Sen de herşeyin onunla ölmesine izin mi verdin? Ты позволишь всему этому умереть вместе с ней?
Bundan da çok verirsek kalıcı beyin hasarına yol açabilir. Başka seçeneğimiz yok. Если мы это не остановим, он может получить необратимое повреждение мозга.
Dışarı çıkmama izin ver. Отпусти меня. Не могу.
Peki ya şimdi bu işe bir son verirsek? Что если мы покончим с этим прямо сейчас?
Kaçmasına izin verme, polis kız. Не дай ей уйти, офицер.
Daha fazlasını verirsek, işte böyle oluruz. Если отдадим больше, то сами станем...
Götverenin paçayı kurtarmasına izin mi vereceksin? Собираешься позволить этому засранцу снова вывернуться?
Hayır. En iyi annelerin, kızlarının araba kullanmasına izin verdiğinden eminim. Нет, я уверена, лучшие мамы позволяют дочерям водить машину.
Ve papaz buna izin vermiyordu. И священник не допустил этого.
Elbette başka birinin benim zevkimi kıskanmasına izin veremem. Я бы не позволил никому завидовать моему удовольствию.
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.