Sentence examples of "veriyor" in Turkish

<>
Bu durum bize tüm bunların arkasındaki kişinin izini sürmek için zaman veriyor. Это дает нам время, выследить того, кто за этим стоит.
Kilise buna güvenliğin için izin veriyor ama sakın bir şeye kalkışma. Церковь разрешает это ради вашей безопасности, но нельзя проявлять распущенность.
Hatta bazen bir kısmını da polise veriyor. Иногда он даже платит немного денег полицейскому.
Ve bu ikimize de zarar veriyor. И это причиняет боль нам обоим.
Caleb ile ilgili gönderdiği video bana onun hakkında bilgi veriyor. Это присланное с Калебом видео говорит мне о нём всё.
Ve ailen sana sevgi veriyor. А семья дарит тебе любовь.
Tanık baştan ifade veriyor ve sen de Odell'i suçlu buluyorsun. Свидетель делает первое заявление, и ты начинаешь подозревать Оделла.
Menzili pek geniş değil, ama belli bir uzaklıkta sinyal veriyor. Радиус действия небольшой, но на определённом расстоянии он даёт сигнал.
Kurumum, çocukları gözlemleme fırsatı veriyor bana. Моё предприятие позволяет мне наблюдать за детьми.
Yığınlar muharebeler istiyor, imparator da istediklerini veriyor. Толпа хочет битв, Поэтому цезарь устраивает битвы.
Sana da yatakta çok iyi olduğu için para veriyor Benja. А тебе он дает деньги только за твою милую мордашку?
Benim babam arabayı ödünç almama zor izin veriyor. Мой папа мне и машину одолжить едва разрешает.
Böyle sadık kalmanı sağlamak için sana ne kadar para veriyor? Сколько он тебе платит, что ты так предан ему?
Ticaret Federasyonu ablukası tahmin ettiğimizden daha fazla zarar veriyor ve karmaşaya yol açıyor. Блокада Торговой федерации причиняет намного больше вреда и волнений, чем мы прогнозировали.
Bu onlara dış dünya ile bağlantı kurabilmek için destek veriyor. Это даёт им позитивный настрой и связь с внешним миром.
Neden ABD hükümeti insanların silah sahibi olmalarına izin veriyor? Почему правительство США разрешает людям владеть оружием?
Maurice sana haftalık veriyor, para nerede? Морис платит тебе в неделю. Где деньги?
Bazen yeni şeyler onlara güven veriyor. Иногда новая вещь дает им уверенность.
Sen bana günlük siyaz-beyaz kurabiyelerden veriyorsun, Jules da onun tarafından kahve almama izin veriyor. Ты даёшь мне свежие чёрно-белые коржики, а Джулз разрешает брать кофе со своей стороны.
Eli bize bir şans veriyor ve ben kabul ediyorum. Элай дает нам шанс, и я им воспользуюсь...
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.