Sentence examples of "zorunda bırakmayın" in Turkish

<>
Beni tekrar sormak zorunda bırakmayın. Не заставляй меня просить снова.
Sizi ayırmak zorunda bırakmayın beni. Не заставляйте меня разделить вас.
Beni güvenliği çağırmak zorunda bırakmayın. Не вынуждайте меня звать охрану.
Afgan büyümek bir parti olduğunda milyonlarca insana selam vermek zorunda kalmaktır. Когда ты должен сказать привет миллиону человек в начале вечеринки
Beni burada yalnız bırakmayın! Не оставляйте меня одного.
Şehrin kenar mahallelerinden şehir merkezine giden banliyö çalışanları kapatılan yollar yüzünden gidecekleri yere ulaşmak için iki - üç kilometre yürümek zorunda kaldılar. Водители, совершающие поездки с окраин города до центра, из - за перекрытых дорог должны пешком пройти - километра, чтобы добраться до пункта назначения.
"Park biletinizi arabada bırakmayın." Не оставляйте в машине парковочную квитанцию.
Ülkeyi'de, önce Kenya'ya, sonra Almanya'ya, sonra nihayetinde sığınma hakkı kazandığı ABD'ye terk etmek zorunda kaldı, ancak daha sonra'de öldü. В году он был вынужден покинуть страну, отправившись сначала в Кению, затем в Германию и наконец добрался до США, где он получил политическое убежище и прожил до своей смерти в году.
Nick. Nick, beni bırakmayın. Ник, не бросай меня.
Bazen polis tarafından durduruluyor, tutuklanmamak için onlara rüşvet vermek zorunda kalıyor. Он часто сталкивается с полицией, которой ему приходится давать взятки, чтобы избежать ареста.
Durun, beni dallama gibi bırakmayın! Не оставляйте меня с этими придурками!
Bedenin göçmen bürosundan taşındığı Moskova'daki Botkin morguna neredeyse $ ödemek zorunda kaldıklarını öne sürdüler. Они заявили, что должны были заплатить почти долларов США за услуги морга Боткинской больницы в Москве, куда было перевезено тело из миграционного центра.
Onları tek başına bırakmayın! Не оставляйте детей Одних!
ve bana birşey ödemek zorunda değilsin. И вам не нужно платить мне.
Tanrı aşkına, beni yeniden burada bırakmayın. Ради Бога, не подведите меня снова.
Ama ekonomi sınıfında artık hiç uçmak zorunda kalmayacağım. Но мне больше никогда не придется летать эконом-классом.
Durun, beni burada bırakmayın! Стой. Не бросай меня здесь!
Annem onu seviyormuş, ama ayrılmak zorunda kalmış. Мама любила его, но ей пришлось уйти.
Beni yalnız bırakmayın lütfen. Не оставляй меня одного.
Onları getiren de ben oldum götürmek zorunda kalan da. Привёл их я, мне и уводить их пришлось.
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.