Beispiele für die Verwendung von "şansı" im Türkischen

<>
Bu, karşılık vermek için çiftçilerin şansı. Для фермеров это шанс нанести ответный удар.
Bu çocuğun, benim gibi matematik yarışlarına katılacak kapasitede olma şansı verecek bir şey var mı? Ну, что-то, что даст ребенку возможность стать главой математического кружка, как я был.
Biliyorsun ki, saat sonra hayatta olma şansı çok az. Вы прекрасно знаете, что спустя часа шансов почти нет.
Virüsün bulaşma şansı düşük olmasına rağmen, size üç farklı antiviral tedavisi uygulamak istiyorum. Ваши шансы заразиться невелики, но я хотел бы назначить вам три противовирусных препарата.
Sana düzgün biri olma şansı veren yegâne insanlara ihanet ettin. предать людей, которые дали тебе шанс стать нормальным человеком.
Tabii biz kazandıktan sonra, George'un bizim hala birbirimize ait olduğumuzu inkar etmesinin hiç şansı yok. А когда мы выиграем, Джордж не сможет отрицать, что мы созданы друг для друга.
Sonra da elinde sadece bir şansı kalır. И у него останется только один выбор.
Ama bazı insanların başka şansı yok. Но у некоторых людей нет выбора.
Baal, Anubis henüz zayıfken saldırırsa, onun bir şansı olacak. Если Баал нападет пока Анубис слаб, у него есть шанс.
Belki diğer tarafta şansı daha iyi olur. Возможно, на другой стороне повезёт больше.
Stan ve Craig'in Meksika'daki uzay programı için bir şansı olabilir. Стэну и Крэйгу ещё может повезти с Мексиканским космическим центром.
Ama eğer ben tümörü alırsam eskiden olduğu gibi biri olabilmek için epey şansı olacak. Но если я удалю опухоль, у него неплохие шансы вернуться к прежней жизни.
Birçok insanın böyle ikinci bir şansı olmaz, Gently. Большинству людей, Джентли, не выпадает второго шанса.
Ve tüm kaos ve molozların ortasında önüne gelen şansı fark eder. И в этом хаосе и разрухе, она видит свой шанс.
Sonra bir baktım elimde maske ve senin gibi bir kadınla konuşma şansı... И в следующий момент у меня есть маска и возможность поговорить с...
Beyaz bir adam siyah biriyle ringe çıktı mı, siyahın hiç şansı yoktur. Если белый выходит на ринг с негром, то у негра нет шансов.
Kitabı alan kişinin Almanca biliyor olma şansı ne? Каковы шансы, что купивший книгу знает немецкий?
Bana bu filmi çekme şansı tanıdığınız için teşekkür ederim, Bay Milwood. Спасибо, что дали мне возможность снять этот фильм, мистер Милвуд.
Gece Perileri'ni etkisiz hale getirdikten sonra Richard Cyper'ın tomarı okuma şansı kalmayacak. И когда я сделаю это, Ричард Сайфер не сможет прочесть свиток.
Bir gün bana, üst seviyede oynama şansı tanıdı. И он дал мне шанс сыграть на высоком уровне.
Beispiele für den Wortgebrauch in verschiedenen Kontexten werden ausschließlich zu linguistischen Zwecken bereitgestellt, d. h. um den Wortgebrauch in einer Sprache und Varianten ihrer Übersetzung in eine andere zu untersuchen. Alle Beispiele werden automatisch aus offenen Quellen mit Hilfe einer zweisprachigen Suchtechnologie gesammelt. Wenn Sie einen Rechtschreib-, Zeichensetzungs- oder anderen Fehler im Original oder in der Übersetzung finden, nutzen Sie die Option „Problem melden“ oder schreiben Sie uns.

In diesem Abschnitt können Sie anhand professioneller Übersetzungen sehen, wie einzelne Wörter und Ausdrücke in verschiedenen Kontexten verwendet werden. Kontexte helfen Ihnen, Englisch, Deutsch, Französisch, Spanisch und andere Sprachen zu lernen. Hier finden Sie Beispiele mit Phrasal verbs im Englischen, idiomatischen Ausdrücken und mehrdeutigen Wörtern in einer Vielzahl von Stilen und Themen. Die Beispiele können nach Übersetzung und Themen sortiert werden, und anhand der gefundenen Beispiele kann eine Verfeinerungssuche durchgeführt werden.

Lernen Sie Fremdsprachen und prüfen Sie Verwendung von Wörtern an realen zweisprachigen Beispielen.