Beispiele für die Verwendung von "Suçlu" im Türkischen

<>
Harika, gelecekten gelen bir suçlu daha. Чудесно, ещё один преступник из будущего.
Bana bunları anlatmanın seni daha az suçlu göstereceğini mi sanıyorsun? Думаешь, рассказав мне это, будешь казаться менее виновным?
Mahkeme kararı okunurken "suçlu" kelimesi tam yedi kez söylendi. Когда зачитывали приговор, слово "виновен" произнесли семь раз.
"Cevabınız evet ise daha fazla suçlu yakalayıp yayınlayın." Если да - поймайте еще больше преступников и объявите их.
Gerçekten suçlu olduğundan dolayı mı suçunu kabul ediyorsun? Вы признаёте вину, потому что действительно виновны?
Stacey, Tonya'yı bu ilişkiye soktuğu için kendini çok suçlu hissetmiş olmalı. Стейси наверное чувствовала ужасную вину за то что свела Тоню с ним.
Evet. Astsubay Kıdemli Üstçavuş Wiley'i temsil ediyorum. Kendisi uyuşturucu bulundurmaktan suçlu bulunmak üzere. Да, я представляю главного старшину Вайли, которого обвинили в хранении наркотиков.
Herkesin benim suçlu olduğumu düşündüğünü biliyorum, ama bana komplo kuruldu. Я знаю все думают что я виноват, но меня подставили.
Audrey salınırsa ve biri daha ölürse sen de en az onun kadar suçlu olursun. Если Одри освободят, и умрёт кто-то ещё. Ты будешь виновата не меньше ее.
Bana mı öyle geliyor bilmiyorum ama suçlu ve korkmuş gibi mi duruyor? Не знаю, мне кажется, или он выглядит виноватым и испуганным?
Paula suç ortaklığından suçlu bulundu ve bir kaç yılını hapiste geçirdi. Паула была признана виновной в пособничестве. И осуждена на несколько лет.
Brian ve arkadaşı bir cinayette ihmalkârlık yüzünden üç hafta evvel suçlu bulundu. Брайана с Роджером недели назад признали виновными в совершении убийства по неосторожности.
Bunun bir yolu da, birimizi suçlu göstermek için diğerimizi öldürmekti. Одну из виновных убить, а на другого повесить это убийство.
Sayın yargıç, yüksek müsaadenizle. Peder Moore duruşmaların başında eğer suçlu bulunursa cezanın derhal takdir edilmesini talep etmişti. Ваша Честь, позвольте напомнить Отец Мор просил суд в случае признания его вины, огласить приговор незамедлительно.
Anne, eğer çok kötü, illet bir adam cezaevine girse ama suçlu olmasa ve bunu ben bilsem. Мам, представь: одного скверного типа отправляют за решетку, а я знаю, что он невиновен.
Clyde Destro, yaşında. Üç yıl önce mahalle bakkalını silahıyla soyduğu için suçlu bulunmuş. Клайд Дестро, лет, осуждён за нападение и ограбление супермаркета три года назад.
Hercule Poirot herkesten iyi bir suçlu olmaz mıydı? Разве Эркюль Пуаро действует не лучше любого преступника?
Suçlu olmak için sıkı çalışmak gerekir. Fransızsın sen. Все преступники много работают, а ты француз.
Şikayette bulunmaya gelmişim. Vatandaşlık haklarımı kullanıyorum. Ama bu beni suçlu mu yapıyor? Я подаю жалобу реализую своё гражданское право, это делает меня преступником?
Önce hastanın bu fantezilerini belgelemesi sonra da suçlu ve utanma hissine dönüşmesi. Сперва пациент описывает свою фантазию, а затем признает стыд и вину.
Beispiele für den Wortgebrauch in verschiedenen Kontexten werden ausschließlich zu linguistischen Zwecken bereitgestellt, d. h. um den Wortgebrauch in einer Sprache und Varianten ihrer Übersetzung in eine andere zu untersuchen. Alle Beispiele werden automatisch aus offenen Quellen mit Hilfe einer zweisprachigen Suchtechnologie gesammelt. Wenn Sie einen Rechtschreib-, Zeichensetzungs- oder anderen Fehler im Original oder in der Übersetzung finden, nutzen Sie die Option „Problem melden“ oder schreiben Sie uns.

In diesem Abschnitt können Sie anhand professioneller Übersetzungen sehen, wie einzelne Wörter und Ausdrücke in verschiedenen Kontexten verwendet werden. Kontexte helfen Ihnen, Englisch, Deutsch, Französisch, Spanisch und andere Sprachen zu lernen. Hier finden Sie Beispiele mit Phrasal verbs im Englischen, idiomatischen Ausdrücken und mehrdeutigen Wörtern in einer Vielzahl von Stilen und Themen. Die Beispiele können nach Übersetzung und Themen sortiert werden, und anhand der gefundenen Beispiele kann eine Verfeinerungssuche durchgeführt werden.

Lernen Sie Fremdsprachen und prüfen Sie Verwendung von Wörtern an realen zweisprachigen Beispielen.