Sentence examples of "bulmaya" in Turkish

<>
İki suç arasında bir bağlantı bulmaya çalışıyoruz. Мы пытаемся найти связь между двумя преступлениями.
Annenin tüm bu işlerin altından nasıl tek başına kalktığını bulmaya çalışıyorum. Я пытаюсь выяснить, как твоей маме удаётся всё делать самой.
Çarşamba, işten çıkıp, uzaylıların varlığına dair kanıt bulmaya gidiyor. В среду она уходит с работы, искать доказательства внеземной жизни.
Ben de hala bunu bulmaya çalışıyorum. Я всё ещё пытаюсь это понять.
Buraya sadece Gillian'a ne olduğunu bulmaya gelmedin, Anna. Ты пришла не только про Джиллиан узнать, Анна.
Ayrıca orada bulmaya değer bir şey olmadıkça benden bir daha arama izni isteme. И больше не проси ордер на обыск, если не найдешь ничего ценного.
Değerli bir şey bulmaya çalışın sonra onu kampa götürürüz. Просто найди что-нибудь ценное и отнеси в его лагерь.
Bana mutfakta başka bir yer bulmaya izni var. Он нашел другое место для меня на кухне.
Uçağın sahibini bulmaya çalıştım, ama bilgileri saklı tutuluyor. Я пытался отследить владельца самолета, но это фонд.
Biraz derinlere inip bu duyguyu bulmaya ne dersin, Doug? Давай заглянем поглубже и попытаемся отыскать это чувство, Даг.
Yani bir DJ'i iyi, kötü, veya onu laptop ya da telefondan farklı yapan nedir bulmaya çalışıyorum. Под чем я подразумеваю поиск разницы между хорошим диджеем, плохим, или виртуальным на телефоне или ноутбуке.
Hayatını gerçekleri bulmaya adamış bir adam ve bunu gösteren tek şey bir karton kutusu dolu ıvır zıvır. Человек посвящает жизнь поискам правды, и всё, что от него осталось - коробка с мусором.
Bu kadını bulmaya çalışırsak, Nass'ı yakalayabileceğimiz tek şansımızı da elimizden kaçırırız. Если мы займёмся поисками той женщины, то упустим шанс заполучить Насса.
Tabii, yıllarca dünyada uçup durduktan ve kendini bulmaya çalıştıktan sonra. Bir noktadan durulman gereken bir zaman gelmişti. Конечно, спустя годы скитания по свету в поисках себя, пора было уже хоть где-нибудь пустить корни.
Belki de daha fazla meteor taşı bulmaya gitmiştir. Böylece gücünü toplayıp başladığı işi bitirebilir. Так может он отправился на поиски метеоритных камней чтобы перезарядиться и закончить своё дело.
Eğer implant bir cezalandırma aracıysa o zaman Garak neden bir tane daha bulmaya çalışıyor? Если имплантант - действительно орудие наказания, то зачем Гарак пытался заполучить еще один?
Ama komşuları aradım, annesini o zamanlar tanıyan - birini bulmaya çalıştım. - Buldun mu? Но я разговаривал с соседями, чтобы найти кого-то кто знал ее мать в то время.
2001'de "Wheels of Zeus" (WoZ kısaltmasıyla bilinen) şirketin kurucu ortağı olarak "sıradan insanlara günlük nesneleri bulmaya yardımcı" olacak kablosuz GPS teknolojisi geliştirmeye başlar. В 2001 году он основал компанию "Wheels of Zeus" для создания беспроводной GPS-технологии, которая должна была "помочь обычным людям находить обычные вещи".
Sen ve ben mağaralara dönüp, bir Shadrin bulmaya çalışalım. Мы с тобой пойдем к пещерам и попробуем найти Шадрина.
Hala Mike'a kimin işkence ettiğini mi bulmaya çalışıyorsun? Все еще пытаетесь выяснить, кто пытал Майка?
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.