Beispiele für die Verwendung von "kontrol edemiyor" im Türkischen

<>
Ama Dexter, kendini kontrol edemiyor. Но Декстер не может себе помочь.
Onu kontrol edemiyor da ondan. Он не может контролировать его.
Tüfek ayaklığı olmadan nişan alan kişi merminin gidiş yönünü kontrol edemiyor. Видите, что без установки мушкета наводчик полностью контролирует траекторию пули.
Yani kendi şirketini kontrol edemiyor. Он не контролирует свою компанию.
Bir takıntım var, her yolculuğumda pasaportun benimle olup olmadığını beş dakikada bir kontrol ediyorum. У меня обсессивно - компульсивная привычка проверять паспорт каждые пять минут во время путешествий.
Sütyen satan çocuk sevdiği kızı ikna edemiyor. Продавец лифчиков не может получить свою девушку.
Konuşmacılar birbirlerini geleneksel ve dijital medya konusundaki işbirliğinin gelişimden ve "Batılı ana akım medyası" nın bilgi kaynaklarını kontrol etmeye yönelik girişimlerine karşı ortak bir şekilde mücadele edilmesinden dolayı tebrik ettiler. Выступавшие поздравили друг друга с улучшением сотрудничества между традиционными и цифровыми СМИ и их коллективных усилий по борьбе с попытками "западных СМИ" контролировать информационное пространство.
O artık bana yardım edemiyor. Она не может мне помочь.
İtfaiyeciler alevleri söndürdü. Bir saat içinde yangını kontrol altına almış olurlar. "Пожарные потушили огонь и проведут там контроль в течении часа.
Şimdi ise .sınıf bir şeytanı alt edemiyor musun? А сейчас ты не можешь грохнуть третьесортного дьявола?
Şey, neden çantadaki izleri kontrol etmiyorsun. Поэтому вы должны проверить отпечатки на сумке.
Tek kitaplık bir hadise. Kabul edemiyor bunu! Он писатель-однодневка и не может это принять!
Zack, benzeri bir etkiye sahip bir gazın kullanılmış olması ihtimaline karşılık hava kanallarını kontrol ediyor. А Зак проверяет вентиляционные шахты, пытаясь установить не применялся ли газ для создания похожего эффекта.
Aşkı kabul edemiyor musun? Не можешь принять любовь?
Sen, evini kontrol edip, radyasyon ve toksin testleri yap. Ты, проверь его дом и лабораторию на радиацию и токсины.
Acil Durum timi, cezaevine zayiat vermeden girmeyi garanti edemiyor. Команда экстренного реагирования не может проникнуть в тюрьму без жертв.
Evet, sadece göldeki iki tekneyi kontrol edeceğim. Да, только проверю две лодки на озере.
T.J. Karsten'ın olay yerinde olduğunu kimse teşhis edemiyor. Никто не может опознать Карстена на месте преступления.
Sizin bu ufak aşk sohbetinizi bölmek istemezdim ama trafik kameralarını kontrol ettim. Не хочу прерывать вашу маленькую любовную пикировку. Но я проверил дорожные камеры.
Bu yüzden mi enfeksiyona karşı mücadele edemiyor? Поэтому он не может бороться с инфекцией?
Beispiele für den Wortgebrauch in verschiedenen Kontexten werden ausschließlich zu linguistischen Zwecken bereitgestellt, d. h. um den Wortgebrauch in einer Sprache und Varianten ihrer Übersetzung in eine andere zu untersuchen. Alle Beispiele werden automatisch aus offenen Quellen mit Hilfe einer zweisprachigen Suchtechnologie gesammelt. Wenn Sie einen Rechtschreib-, Zeichensetzungs- oder anderen Fehler im Original oder in der Übersetzung finden, nutzen Sie die Option „Problem melden“ oder schreiben Sie uns.

In diesem Abschnitt können Sie anhand professioneller Übersetzungen sehen, wie einzelne Wörter und Ausdrücke in verschiedenen Kontexten verwendet werden. Kontexte helfen Ihnen, Englisch, Deutsch, Französisch, Spanisch und andere Sprachen zu lernen. Hier finden Sie Beispiele mit Phrasal verbs im Englischen, idiomatischen Ausdrücken und mehrdeutigen Wörtern in einer Vielzahl von Stilen und Themen. Die Beispiele können nach Übersetzung und Themen sortiert werden, und anhand der gefundenen Beispiele kann eine Verfeinerungssuche durchgeführt werden.

Lernen Sie Fremdsprachen und prüfen Sie Verwendung von Wörtern an realen zweisprachigen Beispielen.