Beispiele für die Verwendung von "yemin" im Türkischen

<>
Biraz gecikecek ama yemin, yemin, yemin ederim ki ayağının altında gezinmem. Она немного задержится, но я клянусь, мы вам мешать не будем.
Dinle beni, ne gerekirse gereksin ona bunu ödeteceğime dair yemin ettim. Слушай, я поклялся отомстить ему, чего бы это ни стоило.
Eğer başka birisine daha ötersen, yemin ederim, ölürsün! Клянусь богом, скажешь ещё кому, и ты труп!
Ben ben ona eve getirecek annene yemin etti. Я дала клятву твоей матери вернуть тебя домой.
Ve yine ne olursa olsun korumaya yemin ettiğim de bu aile. и именно нашу семью, я обещаю защищать, любой ценой.
Bu yüzden, onurlu yaşamak için yemin ettik. Başımız dik dolaşmak için. Поэтому мы поклялись жить по-другому, достойно, с высоко поднятой головой.
Şu anda hizmet ettiğin adamı öldürmek için yemin etmiştin. И когда-то клялась убить человека, которому теперь служишь.
Bakalım sonsuza kadar parmağından çıkarmaması için yemin ettirdiğim yüzük hâlâ kocamın parmağında duruyor mu? Увижу, овладею ль перстнем мужа моего, Который он клялся носить до гроба.
Kaza mı yaptın? Szwed ve Lucas'ı araba kaçırma teşebbüsünden tutukladık zaten. Ama kimseyi öldürmediklerine yemin ediyorlar. Шведа и Лукаса мы взяли за попытку ограбления, но они клянутся, что никого не убивали.
Çünkü bir yemin ne kadar ciddi olursa olsun karşılığında bir şey istemez. Потому что клятва, независимо от торжественности, ничего не просит взамен.
Celestine, Caleb'in onu zorladığına dair annesinin mezarı üzerine yemin etti. Но Селестина поклялась могилой матери, что Калеб на неё набросился.
Edmund takma yazar adı kullanmam için bana yemin ettirdi. Эдмунд заставил меня поклясться, что я возьму псевдоним.
Bayan Helm, hala yemin altında olduğunuzu biliyorsunuzdur, değil mi? Миссис Хелм, вы понимаете, что по-прежнему находитесь под присягой?
Monique Ohsan Bellepeau, Yves Bellepeau Joseph ile evliydi ve Başkan Yardımcısı olarak görevine yemin ettikten üç gün sonra, 16 Kasım 2010 tarihinde eşi ölmüştür. Была замужем за бизнесменом Ивом Джозеф Бельпо, умершим 16 ноября 2010 года, через три дня после того, как она была приведена к присяге в качестве вице-президента.
11 Mayıs 2007 tarihinde ülkenin Kongresi tarafından seçildi ve aynı gün yemin etti. Был избран на этот пост парламентом страны 11 мая 2007 года и в этот же день вступил в должность, приняв присягу.
Tanrı ve hilafet ordularıma yemin olsun ki, bunun için öleceksin. Клянусь Богом и своими армиями халифата, ты умрешь за это.
Bu ülkeye gurur ve şeref vereceğime dair yemin ettim. И я поклялся вернуть этой стране гордость и честь.
Eğer tekrar teori dersen, bu adamın tanrısına yemin ederim ki, ben... Вот ещё раз скажете про теорию, клянусь богом этого парня, я...
Burada Avam ve Lordlar Kamarası'nın tüm üyelerinin yemin ettiklerine dair liste var. Вот все члены Палат Общин и Лордов, которые уже дали клятву.
Adımı söyle ve sana yemin ederim, daha iyi hissedeceksin. Скажи моё имя, и обещаю, тебе станет лучше.
Beispiele für den Wortgebrauch in verschiedenen Kontexten werden ausschließlich zu linguistischen Zwecken bereitgestellt, d. h. um den Wortgebrauch in einer Sprache und Varianten ihrer Übersetzung in eine andere zu untersuchen. Alle Beispiele werden automatisch aus offenen Quellen mit Hilfe einer zweisprachigen Suchtechnologie gesammelt. Wenn Sie einen Rechtschreib-, Zeichensetzungs- oder anderen Fehler im Original oder in der Übersetzung finden, nutzen Sie die Option „Problem melden“ oder schreiben Sie uns.

In diesem Abschnitt können Sie anhand professioneller Übersetzungen sehen, wie einzelne Wörter und Ausdrücke in verschiedenen Kontexten verwendet werden. Kontexte helfen Ihnen, Englisch, Deutsch, Französisch, Spanisch und andere Sprachen zu lernen. Hier finden Sie Beispiele mit Phrasal verbs im Englischen, idiomatischen Ausdrücken und mehrdeutigen Wörtern in einer Vielzahl von Stilen und Themen. Die Beispiele können nach Übersetzung und Themen sortiert werden, und anhand der gefundenen Beispiele kann eine Verfeinerungssuche durchgeführt werden.

Lernen Sie Fremdsprachen und prüfen Sie Verwendung von Wörtern an realen zweisprachigen Beispielen.