Sentence examples of "çıkıp biraz" in Turkish

<>
John John, hadi dışarı çıkıp biraz dolaşalım. Джон-Джон, пойдем на улицу. Пойдем, пройдемся.
Anne, neden yukarı çıkıp biraz uzanmıyorsun? Мам, может пойдёшь наверх и ляжешь?
Yürüyüşe çıkıp biraz konuşmalıyız. Мы прогуляемся и поговорим.
Aynı Pavlensky'nin sabah çıkıp FSB merkezinin önünde elinde pankart ile tek başına eylem yaptığını düşünün. Представьте, что тот же Павленский вышел утром к ФСБ с плакатом в одиночный пикет.
Ancak aynı zamanda belki bir sonraki yazacağım şeyin de o kadar da iyi olmayacağı konusunda beni biraz korkutuyor. Но в то же время она немного пугает меня, вдруг следующая вещь, которую я напишу, не будет настолько хорошей.
Tek yapılması gereken yukarı çıkıp kendi yollarımıza dağılmak. Осталось только подняться наверх и пойти своими дорогами.
Biraz mısır ve keçiler bize iyi para getirebilir. Можно продать кукурузу и козу - этого хватит.
Sanırım bu dışarı çıkıp yeni bir bikini almaya bahane. Думаю, это повод пойти и купить новое бикини.
Her ikisinden de biraz var açıkçası. Немного того и другого, вообще-то.
Bayan Harter, üst kata çıkıp Teddo'nun odasında oyun oynayabilir miyiz? Миссис Хартер. Можно подняться наверх и поиграть в салоне игр Тедди?
Peki yalancı, ama bunu söylerken biraz geri gittin. Fiziksel kaçınma işaretidir bu. Ладно, лгунья, но вы просто немного приврали, когда сказали это.
Klaus öldüğünde, sen tek çizik bile almadan buradan çıkıp gidersin ve Elena'nın teyzesi ölür. Теперь Клаус умрет, ты выйдешь отсюда без единой царапины, а тетя Елены умрет.
Sadece biraz susuz kaldı ve aklını kaçırdı. Он немного обезвожен и не в себе.
Lorca çıkıp gidecek, senin de bana güvenmen gerekiyor. Лорка уйдет, а тебе придется просто довериться мне.
Açıl biraz, çekeyim şunu. Подвиньтесь, дайте я сниму.
İkimizin dışarı çıkıp kendi dans partimizi yapmamıza ne dersin? А может, выйдем наружу и продолжим кейли вдвоем?
Sana da biraz çilginca gelmiyor mu? Это не кажется вам немного безумным?
Yukarı çıkıp, kapıyı açmayı denemeliyiz. Надо подняться и снова подёргать дверь.
Pekâlâ, olay biraz garipleşti. Так, становится слегка странно.
saat sonra hastaneden çıkıp gitmiş, kayıplara karışmış. часа спустя он просто ушел оттуда, исчез.
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.