Sentence examples of "araya getirmeye" in Turkish

<>
Bizi bir araya getirmeye çalışmaktan? Yüzyıldır deniyorsun. Ты пытаешься нас свести уже больше сотни лет.
Anne babalarını bir araya getirmeye çalışırlar. Они пытаются заставить родителей быть вместе.
Teknemi suya indirebilmem için yeterli parayı bir araya getirmeye çalışıyorum. Я хочу накопить денег, чтобы спустить лодку на воду.
Evrenin onları bir araya getirmeye karar vermesi çok hoşuma gitti. Надо же, как вселенная решила свести этих двоих вместе.
Serena ile sizi bir araya getirmeye çalıştığım için bana kızgınsın biliyorum. Знаю. Ты зол на меня за попытку свести вас с Сереной.
Ailemizi bir araya getirmeye ihtiyacı var ve buna saygı duyuyorum. Ей надо помирить наших родителей, и я уважаю это.
Ekim ayında Oaxaca, Meksika'da düzenlenen benzer bir toplantının başarılı olmasının ardından bu etkinlik aktif olarak ana dillerini canlandıran genç yerli internet kullanıcılarının bir araya gelip birbirlerinden öğrenmeleri için etkileşimli bir alan oluşturdu. Вслед за подобным успешным слётом, прошедшем в октябре года в Оахаке (Мексика), на этой встрече молодым индейским интернет - пользователям, занятым активным возрождением своих родных языков, вновь была предоставлена интерактивная площадка, где они смогли встретиться для обмена опытом и взаимообучения.
Bu anlaşmayı tekrar gündeme getirmeye çalışırsan seni öldürürüz. Любая попытка возобновить сделку приведёт к твоей ликвидации.
Etiyopya hükümetine açık mektuplar yazdı ve Etiyopya'daki son protesto gösterileri sırasında destekçilerini Facebook'ta bir araya getirdi. Во время недавних протестов в Эфиопии он писал открытые письма в адрес правительства страны и собирал поддержку через Facebook.
Ama sonra yatağa bıçak getirmeye başlayıp seni can güvenliğinden korkar hâle getirirse çok ama çok eğlenceli olur. Но когда она потащит в постель ножи, угрожая твоей безопасности. Вот тогда будет ой как прикольно.
Ekim ayının sonunda Guangzhou'da hafta sonu düzenlenen ilk Çin - Rusya İnternet Medya Forumu'nda Rusya ve Çin'den pek çok resmi görevli ve üst düzey medya figürü bir araya geldi. В последние выходные октября чиновники и заметные деятели медиасферы из России и Китая встретились в Гуанчжоу на первом в истории российско - китайском форуме интернет - СМИ.
Onu güneş batmadan getirmeye söz vermiştin! Ты обещал вернуть ее до заката!
Yakında bir araya geleceğiz. Мы будем вместе скоро.
Babam onları getirmeye gönüllü olunca çok şaşırdım. Удивлена, что папа вызвался привезти их.
Annenle benim tekrar bir araya gelmemiz için mi dilek tuttun? Ты загадал, чтобы мы с мамой снова были вместе?
Şey için yardım getirmeye çalışıyordum... Чтобы привести помощь, чтобы...
Sonunda tüm parçalar bir araya geldi. Наконец-то, все кусочки сложились воедино.
Beni değilse kimi getirmeye çalışıyordun? Ты не пытался доставить меня.
Bu arada Roz bu standın bizi bir araya getirecek olması muhteşem. Будет так приятно находиться в будке вместе с тобой, Роз.
Bebek kardeşini de getirmeye ne dersin? Хочешь взять с собой маленькую сестренку?
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.