Sentence examples of "hakaret etmek" in Turkish

<>
O, kendi Facebook sayfası gibi yerlerde mevcut sosyal ve politik durumlara ait analizlerini yazan bir sanatçıydı, fakat amacı yasayı çiğnemek veya birine hakaret etmek değildi. " Он деятель искусства, проводивший анализ социальной и политической ситуации в стране на своей странице в Facebook, но он не намеревался нарушить закон или обидеть кого - либо ".
Vietnamda korkunç şeyler görmüştüm ama çaresiz bir pumaya böylesine hakaret etmek nasıl bir zihnin ürünüdür bilmiyorum. Я столько повидал во Вьетнаме но можно только удивляться тому, как можно осквернить беззащитную пуму.
Yani beni buraya hakaret etmek için mi çağırdın? Так ты позвал меня сюда, чтобы оскорбить?
Şefe hakaret etmek istemem tabii. Я не хочу оскорблять шеф-повара.
Adamın karısı bir fahişenin kızı olunca ona hakaret etmek mümkün mü? Разве можно оскорбить чью-то жену, если она - дочь шлюхи?
Kardeş Chu, sana hakaret etmek istememiştim. Брат Чу, я не дурачил тебя.
Az önce tanıştığınız birisine hakaret etmek gerçekten hoş değil. Не круто оскорблять человека, с которым только познакомился.
Ben kimseye hakaret etmek istemedim. Я не хотел никого обидеть.
Ülkeyi'de, önce Kenya'ya, sonra Almanya'ya, sonra nihayetinde sığınma hakkı kazandığı ABD'ye terk etmek zorunda kaldı, ancak daha sonra'de öldü. В году он был вынужден покинуть страну, отправившись сначала в Кению, затем в Германию и наконец добрался до США, где он получил политическое убежище и прожил до своей смерти в году.
Naomi, hakaret ve kavga edici şeyler söyledin. Наоми, ты вела себя оскорбительно и агрессивно.
Etmek zorundayım. Bu benim görevim. Приходится, это моя работа.
Şu anda mahkemeye hakaret ettiniz. Вы проявили неуважение к суду.
Her şeyin temiz olduğunu kontrol etmek istiyorlar, değil mi? Они просто проверят, чтобы везде было чисто, да?
Sana hakaret ettiğim falan yok Trudy. Я не оскорбляю Вас, Труди.
Hani şu filmdeki sürekli dans etmek isteyen karakter gibi. Как персонаж из фильма, который просто хотел танцевать.
Beklemişev anneme hakaret etti. Беклемишев оскорбил мою мать.
Söz konusu mültecilere yardım etmek olunca deneyimin, paha biçilemez değerini açığa çıkarıyor. Когда речь идет о помощи беженцам, ваш опыт может оказаться просто бесценным.
dediğini duydum fakat piç bir hakaret, değil mi? Но ведь "ублюдок" это оскорбление, да?
Bizi yok etmek için bir virüs yaptılar. Они сделали вирус, чтобы уничтожить нас.
Ama sen sadece hakaret mi edeceksin? и ты просто хочешь его оскорбить?
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.