Sentence examples of "hale" in Turkish

<>
Bu durumu herkes için rahatlatıcı hale getirebilirim. Я могу сделать это комфортным для каждого.
Ama bu iş umduğumdan daha karmaşık hale gelmeye başladı. Но это всё становится сложнее, чем я надеялся.
Ama artık bunu imkânsız hale getirdin. Bekle. Но теперь, ты сделал это невозможным.
Serena'ya olan takıntın sıkıcı bir hale geldi. Твоя навязчивая идея с Сереной стала утомительной.
Bu araştırmayı yapmak politik olarak da imkansız hale geldi. Kaynak sağlayan şirketler kaynakları ulaşıImaz kıIdılar. С культурной точки зрения общество отреагировало и вследствие действий правительства стало невозможно проводить дальнейшие исследования.
Bayan Hale, mesajımı alınca lütfen hemen beni arayın. Мисс Хейл, пожалуйста, перезвоните как можно скорее.
Sorunlarını diğer insanlarınkinden daha büyük bir hale getiren nedir? Что делает твои проблемы больше, чем у других?
"Bazen bir düşünce o kadar kuvvetli hale gelir ki düşünce sınırlarını aşar." "Порой мысль может быть так сильна, что выходит за пределы мысли".
Henry'e o kitabı vererek durumu daha da beter hale getirdim korkarım. Я боюсь, что только сделала хуже, дав Генри книгу.
Geçen sene bir dava New York Daily'yi ne hale soktu. Вспомни, что сделали с Нью-Йорк Дейли в прошлом году.
Evet, oldu ama bütün bu anı da daha zevkli bir hale getirdi. Так и было, но это лишь сделало этот миг ещё более сладким.
Stadyum geçirdiği bu tadilattan sonra UEFA'nın stadyum kriterlerine uygun hale geldi. После всех этих изменений Градски врт стал соответствовать критериям стадиона УЕФА.
İnsanlar bu hale dönüşmek için ruhlarını satacak. Ради такого преображения люди продадут нам души.
Ama oturduğum yerden gittikçe daha az kalıcı hale geliyor. Но сейчас мне она кажется не такой уж постоянной!
Düşüş şekli Nelson'ın kolunun iki yerden kırılmasına sebep olmuş kolunu kullanamaz hale getirmiş. Падение сломало руку Нельсона в двух местах, сделав ее неподвижной и бесполезной.
Gece Perileri'ni etkisiz hale getirdikten sonra Richard Cyper'ın tomarı okuma şansı kalmayacak. И когда я сделаю это, Ричард Сайфер не сможет прочесть свиток.
Ama bu keşfin kötü yanı şudur; giderek tuhaflaşan ve rahatsız edici hale gelen keşiflerin sadece başlangıcı olabilir. Но несмотря на всю грандиозность этого открытия, оно станет лишь одним из еще множества странных и волнующих.
Bunu evinde yap, ve onunla "Anne Hale ,'ve" bu benim gölgeler kitabım "yaz. Сделай так же и напиши: "Я Анна Хэйл, и это моя Книга Теней".
Ancak, zaman zaman yerel aristokrasinin iki büyük hizbini oluşturan Amytzantarioi ve Scholarioi arasındaki tartışmalar, kişisel anlaşmazlıklardan dolayı çok karmaşık hale gelmişti. Однако споры между родами Амицантарии и Схоларии, которые в то время составляли две основные партии местной аристократии, стали очень сложными из-за личной неприязни.
Capossela'ya göre Office Web Apps, Office Live Workspace'in (Microsoft Office Live) bir parçası olarak kullanılabilir hale geldi. Согласно его словам, Office Web Apps призван стать доступной частью Office Live Workspace.
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.