Sentence examples of "tehlikeye" in Turkish

<>
Ve bir bebeğin hayatını tehlikeye atıyorsun, bunu yaparken... А ты подвергаешь его жизнь опасности, пока ты...
Burada geçirdiği her saniye hayatını tehlikeye atıyor. Каждую секунду здесь он рискует собственной жизнью.
Diğerleri benim için hayatlarını tehlikeye atarken öylece oturup beklemekten daha fazlasını yapmamı sağla. Чтобы не сидеть пнём на корабле, пока остальные рискуют ради меня жизнью.
Değersiz bir fahişe uğruna her şeyi tehlikeye atmak niyetinde değilsinizdir herhalde. Вы ведь правда не хотите рисковать всем ради одной жалкой шлюхи.
Bunlar, kocan olsa seni asla tehlikeye atmayacak bir erkeğin sözleri. Будь я твоим мужем, я бы тобой не рисковал никогда.
Bir insanın hayatını tehlikeye atması kolay değil özellikle de nedeni iyi bilmiyorsa. Не так просто рисковать жизнью, не понимая, зачем это нужно.
Eğer bir kez dahi olsun sınırı aşarsan beni tehlikeye sokarsın ve bu işe son veririm. Ладно, но если хоть чем-то поставишь меня под угрозу, я положу всему конец.
Kızını bu kadar seviyorsa neden onu böyle bir tehlikeye atsın ki? Если он её так любит, зачем подвергать её такой опасности?
Yetişkin bir gönüllü lazım bana. Hayatını tehlikeye atmaya razı biri. Мне нужен взрослый человек, готовый поставить на карту жизнь.
Carrie, zaten işimi bir kez tehlikeye attım. Кэрри, я уже рискнула раз своей работой.
Kızını kurtarmana yardım etmek için kıçımı tehlikeye atacak kadar eşsiz nitelikli mi? Уникально квалифицирована, чтобы рискнуть моей задницей чтобы помочь Вам спасти дочь?
Ne onu ne de işimizi hiçbir şekilde tehlikeye atmak istemiyorum. Я просто не хочу подвергать риску нашу работу. Или его.
Bak, Bruno daha önce de kaçmıştı ama dışarı onu aramaya çıkmanız ve hayatlarınızı tehlikeye atmanız. Слушайте, Бруно убегал и раньше, но вы пошли искать его и рисковали своими жизнями.
Amerikalılar yeni bir teknoloji üstünde çalışıyor. Tüm nükleer cephanemizi tehlikeye atacak bir teknoloji bu. Американцы работают над новой технологией, которая может поставить наш ядерный боезапас под угрозу.
Araba hırsızlığı, halkı tehlikeye atma ve köprüdeki numaran toplam üç suç ediyor. Воровство, опасность для общества, а трюк на мосту всё это утраивает.
Polis içinizden birinin gırtlağına çökerse, hepinizin parası tehlikeye girer. Если полиция прижмёт одного из вас под угрозой деньги всех.
Bir asker üstünün emrine karşı gelirse herkesi tehlikeye atar ve uygun bir komuta subayı tarafından cezalandırılmalıdır. Нарушив приказ офицера, солдат подвергает всех риску. Он должен быть немедленно наказан старшим по званию.
Tamam ve eğer ben haklıysam, bu kadınları tehlikeye atıyor sayılırsın. И если я прав, то ты подвергаешь этих женщин опасности.
Sırf ortağının intikamını almak için programı ciddi tehlikeye atardın, değil mi? Хмм. Вы правда подвергли бы риску программу только ради мести за напарника?
Yani onlardan biri olmaya bir hırlama kadar uzaksın. Ama sen tutmuş burada kalmak isteyip hepimizin hayatını tehlikeye atıyorsun. Вы ведь можете стать одним из них, а вы хотите просто сидеть и подвергнуть всех нас опасности.
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.