Sentence examples of "zayıf" in Turkish

<>
Tim diyor ki, tekmele gitsin onu yoksa zayıf görüneceğim ve seçimi kaybedeceğim. Тим советует прогнать тебя, иначе меня сочтут слабым, и я проиграю.
Şu zayıf kadınlar lanet olası kanunları kullanıyor "diyor. "Эти слабые женщины используют свои чертовы законы".
Bir hayat belirtisi, çok zayıf. Один признак жизни, очень слабый.
Eğer kuvvetli olanın, zayıf olanı ezmesini kabul edersek hayvanlardan bir farkımız olmaz. Если согласимся, что сильный пожирает слабого, так мы не лучше зверей.
Teğmen Ito, Kuribayashi'nin zayıf bir Amerikan sempatizanı olduğunu söylüyor. Лейтенант Ито говорит, что Курибаяси слаб и симпатизирует американцам.
Kalbi tekrar atmaya başlamak için çok zayıf. Сердце слишком слабо, чтобы снова запуститься.
Ses sinyalleri tel titreşimi yaymak zorunda toprak kaymasının zayıf tarafında. Звуковые лучи создадут ответную вибрацию на слабой стороне того склона.
En zayıf noktayı bul, biraz kaba güç... Найди самую слабую точку, немного грубой силы...
Dadı, ne kadar da zayıf ve solgunum hiç elbisem de yok. О, я такая тощая и бледная и платья у меня нет.
Tek arkadaşı zayıf, sakallı, beyaz tenli bir adamdı. Что ее единственным другом был тощий белый парень с бородкой.
Ama zayıf bir halka, yüce hanedanlık zincirini kırabilir. Но одного звена гнилого достаточно чтоб порвалась династий цепь!
Bir hafta boyunca çok zayıf düştü, kimse ne olduğunu anlayamadı. Ему действительно было очень плохо, никто не знал что делать.
Onun bağışıklık sistemi şuan çok zayıf. Ее иммунная система сейчас очень слаба.
Ben zayıf kırılgan ve güzelim, ama cana yakınım. Я слабая, хрупкая, красивая, но достижимая.
Anlamıyorum. Kubbeye olanlar neden seni zayıf kılıyor? Почему происходящее с куполом делает тебя слабее?
Pakistan hükümeti zayıf, karışık durumda, ve hainlerle sarılmış. Правительство Пакистана слабое, коррумпированное и состоит из одних предателей.
Senin ilk aşkının peşine düşmek, acımasız ve zekice. Birinin ilk aşkı onun zayıf noktasıdır. Искать твою первую любовь было безжалостно и умно первая любовь человека это их слабое место.
Düşmanını çalıştın, örgütümün içine sızdın zayıf noktamı tespit ettin ve bunu lehine kullandın. Ты изучил врага, проник в его логово, вычислил слабости и использовал их.
Yani senin de dediğin gibi, hepimizin bir zayıf noktası var. Ну, как ты сказал, у каждого есть своя слабость.
Sayın Başkan, lütfen hala çok zayıf olduğunuzu anlamalısınız. Господин Президент, поймите, вы по-прежнему чрезвычайно слабы.
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.