Sentence examples of "şansımız" in Turkish

<>
Yeni aşılar denemek için bu son şansımız. Это последний шанс для теста новой вакцины.
Şey, sanırım o zaman daha iyi bir şansımız olurdu. Ну, я полагаю у нас было бы больше шансов.
Önemli bir şeyler yapmak için tek şansımız. Это наш единственный шанс сделать что-то важное.
Sid'i kurtarmak için en iyi şansımız buradan çıkmak. Наш единственный шанс помочь Сиду - выбраться отсюда.
O da şansımız yaver giderse, yoksa bir şey garanti edemem. Но даже если нам повезет, мы не можем ничего гарантировать.
Evet. Tek şansımız, saplandığı noktadan damar kesimi yapmak ama benim sadece bir elim var... Единственная надежда - зажать артерию перед местом повреждения, но у меня лишь одна рука...
Her halükârda Zevlos'u bulmak için en iyi şansımız o kadın. Bence ona sormamız gerek. В любом случае, она до сих пор наша лучшая зацепка в его поисках.
Reis Borg'u yenmek gibi bir şansımız yok. У нас нет шансов победить ярла Борга.
Ama birçok insan bunun ölümsüzlük için tek şansımız olduğunu düşünüyor. Многие люди считают, что это единственный вариант добиться бессмертия.
Batı yanlısı tutumunu göz önünde bulundurursak bence bir şansımız var. Ama can güvenliğini garanti altına alamazsak görüşmeler sürdürülemez. Учитывая его прозападные взгляды, он получит такую возможность, однако нельзя проводить переговоры без гарантий его безопасности.
Bu bir işgalciyi incelemek için tek şansımız olabilir. Это может быть нашей единственной возможностью вскрыть Хищника.
Orada, eyalet de aleyhinize karar verirse Yüce Mahkeme'ye taşıma şansımız olacak. И если штат нам откажет, мы сможем пойти в Верховный суд.
Geçiş iznimiz olmadan, üçümüz senin arabana atlayıp giriş kapısına gitsek, geçme şansımız var mı? А мы втроём никак не сможем сесть в твою машину и проехать туда без транзитного пропуска?
Jax, Profesör Stein'ı kurtarmak için son şansımız olabilir. Джекс может быть нашим последним шансом спасти профессора Штейна.
Abu Nazir'i yakalamak için bir şansımız var. У нас есть шанс достать Абу Назира.
Şu an için bir seçim şansımız yok. Ну, сейчас у нас нет выбора.
Bu onu kurtarmak için son şansımız. Это наш последний шанс спасти ее.
Yapmayın Sayın Başkan. Zaman, nükleer füzelerini saklamadan önce bu bizim son şansımız. Господин президент, это наш единственный шанс, прежде чем Заман увезет боеголовки.
Sanırım burada biraz daha saklanıp, içeri hiç gitmeme şansımız yoktur, değil mi? А мы не можем просто спрятаться здесь на какое-то время и пока не возвращаться?
Aslına bakarsan, bu bizim tek şansımız olabilir. Знаешь, может, это наша единственная надежда.
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.