Sentence examples of "alanı" in Turkish

<>
Sadece başka bir savaş alanı seçtim. Просто я выбрал другое поле боя.
Meydan bir savaş alanı gibi görünüyor! Площадь выглядит словно зона боевых действий!
Kurbanın dairesi arkeolojik bir kazı alanı gibi. Квартира жертвы похожа на место археологических раскопок.
Bilgisayar, acil durum güç alanı emrini iptal etmeye izin vermez. Компьютер не позволит нам отменить команду на активацию аварийного силового поля.
Senatör, ben alanı emniyete alana kadar ekiple kalmanızı istiyorum. Сенатор, оставайтесь здесь, пока я не проверю территорию.
Hatta kesinlikle bu alanı da ama cesetler neden ancak şimdi bulundu? И эту область, наверняка. Так почему тела только сейчас нашли?
Bir barı, mutfağı ve büyükçe alanı var. Там есть бар, кухня, хорошая площадь.
Bir sürü temiz havası, açık alanı ve günlük asabiyet kontrolü dersleri var. Много свежего воздуха и открытых пространств. - У роки искусства владеть собой.
Sanat alanı talep ve güzellik, Corky. Искусству требуется пространство и красота, Корки.
Toprak düzeltmesi ve temizliğe başlamadan önce tüm alanı yeniden çalışmam lazım. Мне приходится снова перемерять весь участок прежде чем мы начнем работу.
Kuzey Adası, kuşlar ve deniz kaplumbağaları için yuvalanma alanı olarak hizmet vermektedir. атолл Северный является местом гнездования для многих видов птиц и морских черепах.
Sadece bir veya iki yargı alanı incelenmediği için (karşılaştırmalı hukuk programlarında iki) programın katılımcılarını çok farklı ülkelerden insanlar oluşturur. Благодаря тому, что она включает в себя право не только одной или двух юрисдикций (как в случае программы в области сравнительного права), она привлекает людей из многих стран.
26 hektarlık alan, Kraliyet Sergi Binası, Melbourne Müzesi ve IMAX Sineması, tenis kortları ve ödüllü bir çocuk oyun alanı içermektedir. На площади в 26 гектаров находятся, помимо зелёных насаждений, Королевский выставочный центр, Мельбурнский музей, кинотеатр, теннисные корты, детская площадка.
Sanırım, yeni sönümleme alanı işe yarıyor. Полагаю, наше новое гасящее поле работает.
Bana göre aktarma alanı, yurt dışına çıkmaktan daha zevkli. Транзитная зона меня притягивает больше, чем подъем на борт.
Yetkililer de bunu bahane gösterip bu kutsal alanı sağlığa zararlı ilan etti. И власти воспользовались этим как предлогом провозгласить это священное место угрозой безопасности.
Şehrin bir kalkanı var, suyu geride tutan bir çeşit güç alanı. У города есть щит, что-то вроде силового поля, сдерживающего воду.
Dajti Dağı 1966 yılında bir milli park ilan edildi ve 2006 yılından bu yana yaklaşık 29.384 hektarlık bir alanı bulunmaktadır. Гора была объявлена национальным парком Албании в 1966 году, а в 2006 году территорию парка расширили до 29,384 гектаров.
Bir ekibi bir güç alanı oluşturmak için yardım etmeye gönderebiliriz. Мы можем отправить команду, чтобы помочь установить сдерживающее поле.
Biz buna "birleşmiş tarla" ya da "süpercisim alanı" diyoruz. Мы называем это "единое поле", или "поле суперструн".
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.