Beispiele für die Verwendung von "fark etmemişim" im Türkischen

<>
Uyuyup kalmışım, ortadan kaybolduğunu fark etmemişim. Yaralı mısın? Я заснул и не заметил, что ты пропала.
Fark etmemişim, gidip özür dileyeyim ben o zaman. Ну так я же не знал Тогда пойду извинюсь.
Ben saati fark etmemişim. Я забыл о времени.
Buzdolabı sızdırıyormuş ve fark etmemişim işte. Холодильник протекает, я не заметил.
İnanın hiç fark etmemişim. Я никого не замечала.
Zamanın nasıl geçtiğini fark etmemişim. Я совсем потеряла счет времени.
Çizgi filmin sonunda, Donald Duck bunun bir rüya olduğunu ve aslında Birleşik Krallık'ta yaşadığını fark etmek için uyanıyor. В конце ленты Дональд Дак просыпается и понимает, что все это было лишь страшным сном, и он все еще живет в Америке.
Dikkat etmemişim belki de. Может я не замечал.
Kimse fark etmeyecekti, zaten sayısız yalnız eylemci geçen ay içinde Moskova'da "sessiz sedasız" gözaltına alındı. Этого никто и не заметил бы, сколько таких пикетчиков только за последний месяц повязали в центре города "без шума и пыли".
Suriye pasaportum olmasaydı, bize soruşturma yapan tüm kişilerden daha fazla teröre maruz kalmış olan insanlar olmamıza rağmen, masumiyetimizi savunmaya ve terörü kınamaya nasıl da aşırı bir nezaketle yol gösterildiğini fark etmezdim. Если бы не мой сирийский паспорт, я бы не заметила, как нас, подозреваемых, ведут с крайней вежливостью защищать свою невиновность и отрицать терроризм; нас, людей, которые были мишенью терроризма чаще, чем те, кто проверяет нас на него.
"Bize soruşturma yapan tüm kişilerden daha fazla teröre maruz kalmış olan insanlar olmamıza rağmen, masumiyetimizi savunmaya ve terörü kınamaya nasıl da aşırı bir nezaketle yol gösterildiğini fark etmezdim.." "Я бы не заметила, как нас, подозреваемых, ведут с крайней вежливостью защищать свою невиновность и отрицать терроризм; нас, людей, которые были мишенью терроризма чаще, чем те, кто проверяет нас на него".
Ama şu an, artık makul bir seçeneğin kalmadığını fark ettim. Но сейчас я понял, что у меня больше нет вариантов.
Ama kralla alelade adam arasındaki fark da budur. Но в этом разница между человеком и королём.
Aralarındaki tek fark, gelecek felaketin doğasıydı. Единственная разница была в деталях предстоящей катастрофы.
Bir sey fark ettim. Я вдруг кое-что понял.
Öyle ama, oynamakla koçluk yapmak arasında yine de büyük fark vardır. Ну, понимаешь, существует большая разница между тренерской работой и игрой.
İnanın, ben de fark ettim. Уж поверьте, я это заметил.
Savaşmaya o kadar alışmışsın ki, fark etmiyorsun... Ты так привыкла бороться. Ты даже не поняла...
Kimse küpeyi fark etmedi mi? Неужели никто не заметил серьгу?
Herkes oturuyor, hareketleri fark etmek kolay. Все сидят, любое движение легко заметить.
Beispiele für den Wortgebrauch in verschiedenen Kontexten werden ausschließlich zu linguistischen Zwecken bereitgestellt, d. h. um den Wortgebrauch in einer Sprache und Varianten ihrer Übersetzung in eine andere zu untersuchen. Alle Beispiele werden automatisch aus offenen Quellen mit Hilfe einer zweisprachigen Suchtechnologie gesammelt. Wenn Sie einen Rechtschreib-, Zeichensetzungs- oder anderen Fehler im Original oder in der Übersetzung finden, nutzen Sie die Option „Problem melden“ oder schreiben Sie uns.

In diesem Abschnitt können Sie anhand professioneller Übersetzungen sehen, wie einzelne Wörter und Ausdrücke in verschiedenen Kontexten verwendet werden. Kontexte helfen Ihnen, Englisch, Deutsch, Französisch, Spanisch und andere Sprachen zu lernen. Hier finden Sie Beispiele mit Phrasal verbs im Englischen, idiomatischen Ausdrücken und mehrdeutigen Wörtern in einer Vielzahl von Stilen und Themen. Die Beispiele können nach Übersetzung und Themen sortiert werden, und anhand der gefundenen Beispiele kann eine Verfeinerungssuche durchgeführt werden.

Lernen Sie Fremdsprachen und prüfen Sie Verwendung von Wörtern an realen zweisprachigen Beispielen.