Sentence examples of "Zorunda" in Turkish with translation "пришлось"

<>
Onları getiren de ben oldum götürmek zorunda kalan da. Привёл их я, мне и уводить их пришлось.
O, o kadının ölümüyle yaşamak zorunda kalmış. Ему пришлось жить, со смертью этой девушки.
Bu arada, Richard izlemek zorunda kaldığı için kusura bakma. Кстати, я сожалею, что Ричарду пришлось увидеть это.
Bir gün erkenden kutlamak zorunda kaldığımız için üzgünüm. Простите, что пришлось отмечать на день раньше.
Erken gelmesi için bakıcıya ödeme yapmak zorunda kaldım. Даже пришлось доплачивать няньке, чтобы пришла пораньше.
Bu odayı kasası için tutmak zorunda kaldık. Нам пришлось взять этот номер из-за сейфа.
Bundan sonra katlanmak zorunda kaldığım düşüncelerin ne kadar berbat olduğu hakkında hiçbir fikrin var mı? Ты хоть понимаешь, что мне пришлось пережить? Да что ты понимаешь, Ирука?
Artık, anne ve babalar savaşmak zorunda. Теперь пришлось сражаться нашим мамам и папам.
Sonra başı derde girdi ve evden ayrılmak zorunda kaldı. Но у него появились проблемы и ему пришлось уехать.
Annesi Alex'i bir başına büyütmek zorunda kaldı. Маме Алекс пришлось растить её в одиночку.
O kadar iyi ki, polisler adamı kayda geçirmeden önce Acil Servise götürmek zorunda kalmış. Так сильно, что полицейским пришлось доставить его в неотложку перед тем, как арестовать.
Sonuçta, ben sonunda ben benimkini değiştirmek zorunda biliyordu. Ведь рано или поздно мне пришлось бы поменять свое.
Gwen yaşına girdiği için onu kovmak zorunda kaldık. Гвен исполнилось, так что пришлось уволить ее.
Evet, testereli adamı da vurmak zorunda kaldım. Да, и пришлось пристрелить парня с бензопилой.
Fransa'daki öğrenci protestoları yüzünden bu yılkı Alp dağları seyahatimizi iptal etmek zorunda kaldık. Нам пришлось отменить свое путешествие в Альпы из-за студенческих актов протеста во Франции.
Ona Pulitzer'in ne olduğunu açıklamak zorunda kalmışlar, öyle duydum. Я слышал, ему пришлось объяснять, что такое Пулитцер.
Illinois'a geri döndü ve bütün malını mülkünü satmak zorunda kaldı. Она вернулась в Иллинойс, ей пришлось продать всю мебель.
Kendi birimlerimiz içerisinde araştırmacılarımızın istediği gibi bir kadın bulunamadığı için özel sektöre başvurmak zorunda kaldık. С женщиной мечтой исследователя соответствующей нашим требованиям нам повезло меньше. пришлось искать в частном секторе.
Gecenin bir yarısı o otelden kaçmak zorunda kalmıştık. Нам пришлось сбежать из той гостиницы посреди ночи.
Ben de onunla kıyafetlerimi değişmek zorunda kalırdım. Мне бы пришлось поменяться одеждой с ней.
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.