Sentence examples of "tehdit" in Turkish

<>
Liz Lawrence'i tehdit eden birilerini gördünüz mü? Кто-то из ваших людей угрожал Лиз Лоуренс?
İki farklı kız arkadaşına karşı şiddetli saldırı ve tehdit suçlarından ceza almışsın. Четырежды привлекался за физическое насилие и угрозы в адрес двух своих подружек.
Kendimi asla bir adamın karısı için tehdit olarak görmedim. Çünkü? Я не считала, что представляю угрозу для его жены.
Seni ve çocukları öldürmekle tehdit etti... Он угрожает убить тебя и детей...
Ayrıca düşüncelerini söylemeye çalışan bir genç kızın ailesini tehdit etmezlerdi. -Pes ediyorum. И не угрожали бы семье девочки, которая пытается высказать свою точку зрения.
Ne yani, Jack Fulton bir tehdit mi yoksa değil mi? Так что, Джек Фултон на самом деле вовсе не угроза?
Kimileri, para kavramının bile tehdit altında olduğunu söylüyor. Некоторые говорят, что под угрозой сама концепция денег.
Yani Shane'le yüzleşeceksin onu tehdit edeceksin, büyük ihtimal öldüreceksin. Böyle bir şey mi? А. то есть, ты собираешься допрашивать Шейна угрожать ему, возможно даже убить?
Şimdi, eğer Danielle hileyi ifşa etmekle tehdit etseydi bu onu riske atardı. Если Даниэль угрожала раскрыть обман, то это могло поставить ее под удар.
Diğer arabanın sürücüsü maçolaşmaya başladı Bill'i tehdit etmeye kalkıştı. начал строить из себя крутого, пытался запугать Билла.
Bir polisi bununla tehdit edersen, tehlikeli hâle getirirsin. Если ты угрожаешь этим копу, он становится опасен.
Birçok aile çoğu zaman çocuklarını bu şekilde tehdit eder. Ama bu bizi bağlamaz. Сколько родителей угрожают своим детям, но такие вещи нельзя принимать в расчет.
Baronlar beni öldürmekle tehdit etti, size ihanet etmem için beni zorladılar. Бароны, угрожая смертью, принудили меня подписать её, предав вас.
Üstsüz bir adam ölü bir domuzu, karısını üzerine sallıyarak tehdit ediyor. Человек без рубашки качает права с помощью угроз в сторону своей жены.
Sarah'ya tehdit mektubu falan yolladı mı hiç? Kağıt üzerinde olan bir şey falan. Она когда-нибудь посылала Саре письма с угрозами anything that you might have on file?
Bitkiler ve ağaçlar, diğer türler gibi bir tehdit hissettiklerinde kaçamazlar. Растения и деревья перебраться на другое место при угрозе не могут.
Bu kesinlikle geçerli ve belli bir şekilde halkın sağlığını ve güvenliğini tehdit ediyor. Это явно подпадает под определение существенной и особой угрозы жизни и безопасности людей.
Ajana Rose, sana röportajda Mahoney ailesi tarafından tehdit edildiğini söylemişti, anlatsana. Просто скажи агенту, что Роуз говорила тебе, что ее запугивал Махони.
Bu hepimizi, hatta kralı bile tehdit eden bir problem. Если в опасности король - то это проблема всех нас.
Takım girer, yararlı mı yoksa tehdit oluşturuyor mu belirler. Команда входит и решает, полезен он или представляет опасность.
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.