Sentence examples of "yol" in Turkish

<>
Torunumu kurtarmak için tek yol bu. Это единственный способ спасти моего внука.
Düşündük ki başka bir yol aramak daha iyi olacak. Мы решили, что лучше будет поискать другой путь.
Zenica ve Saraybosna arasındaki yol üzerindedir. Он расположен на пути между Зеницей и Сараево.
Onu uyandırmak istemiyorum ama yol açılmış. Hey Carl! Не хочется его будить, но дорогу расчистили.
O kadar yol geldin. Bir bardak şarap içseydin bari. Ты так далеко ехал, может хоть вина выпьешь?
Demiryolunda iş bulmak için batıya doğru yol alan birisiyim sadece. Я еду на Запад, ищу работу на железной дороге.
Stan'i hamilelik olayına dahil etmek için iyi bir yol diye düşünmüştüm. Думала, что это будет хорошим способом вовлечь Стена в беременность.
Eğer bizim için seçilebilecek başka bir yol olduğunu düşüyorsan, elbette ki senin öncülüğünde o yoldan giderim. Я с легкостью последую за тобой, если ты считаешь, что у нас есть другой выход.
Bu yol bizi doğruca Mexico City'ye götürecek! Эта дорога приведет нас прямо в Мехико!
Leslie, bazen az gidilen yol bir sebepten az gidilmiştir. Ну, Лесли, иногда для короткой дороги есть причина.
çünkü aynı büyüklükte olan Anguilla'da 1967'ye kadar ne tek bir kilometre üzeri kaplı şose yol veya asfalt yol, ne elektrik sistemi, ne de telefon sistemi yapılmıştı. В этом отношении Невису повезло больше Ангильи, где вплоть до 1967 года не было ни мощёных дорог, ни электричества, ни телефона.
Son dört yılda Brezilya'da bulunan mültecilerin sayısı %00 oranında arttı ve bu durum Brezilyalı nüfus arasında hem merak hem de ayrımcılığa yol açtı. За последние четыре года количество беженцев в Бразилии выросло на%. Этот факт вызвал у населения Бразилии как удивление, так и дискриминационные настроения.
Italyan sınırı, burdan İsviçre'ye kadar tüm yol boyunca. Итальянская граница, отсюда все дороги ведут в Швейцарию.
O bana gelmeden önce, onun hayatında her zaman yol gösteren kişi olmaya çalışıyordum. И я всегда пыталась восполнить ей ту жизнь, которую она вела до меня.
Haberler tüm dünyayı huzursuz etti ve panikleyen kitleler dünya çapında eşi görülmemiş kaosa yol açtı. Эти новости вызвали массовые волнения. Население паникует, создавая беспрецедентную волну хаоса по всему миру.
Bu üç dakika içinde Joe'nun kusmasına yol açacak. Это вызовет рвоту у Джо минуты через три.
Alamo hakkında bilinen iki şey vardır. Birincisi herkes ölür. İkincisi ölürler çünkü başka bir yol yoktur. Каждый школьник знает, что в Аламо все погибли, именно потому, что выхода нет.
Günün sonunda ise ciddi şekilde deforme olan yeni doğanları ötenaziyle öldürmek en insancıl yol. И в итоге, эвтаназия сильно деформированных новорожденных была самым гуманным способом продвижения дальше.
Bu gelmeyecek bir tren için çok uzun bir yol. Это довольно долгое ожидание поезда, который не придет.
Bu dükkanı devam ettirmek zorunda kaldı, ve dükkanı devam ettirmek için bildiği tek yol, bu insanlardı. Он должен был сохранить этот магазин, и он думал, что только те люди могут ему помочь.
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.