Sentence examples of "engel" in Turkish

<>
Eğer hayır dersem, bu gitmene engel olur mu? А если я скажу нет, тебя это остановит?
Yani bu beraber çalışmamıza engel olmaz değil mi? Значит, это не помешает нам работать вместе?
Bir de seni kendime aşık etmek, kendini öldürmene engel olmak ve portakal suyu içmeni sağlamak var. Это - влюбиться в меня, остановить тебя от суицида, или заставить тебя выпить апельсиновый сок.
Bu durum çocuk sahibi olmamıza ve onları tüm kalbiyle sevmesine engel olmadı. Это не помешало нам иметь детей, и он их нежно любит.
Canavarı Lily'nin hayatına geri döndürmesine engel olmam gerekiyordu. Я должна была помешать ему вернуть монстра Лили.
Buna beş sene evvel de engel olabilirdim. Я мог предотвратить это пять лет назад.
Diğer bütün bağlantılarımı bıraktım, böylece şu anda hiç bir engel yok. Я разорвал все отношения, поэтому сейчас для нас нет никаких препятствий.
Diğer taraftan, bugün Başbakan Ma Ying - Jeou tarafından yönetilen hükümet ('da görevden ayrılacak) "nükleersiz bir yuva" görüşünü ekonomik büyümeye bir engel olarak görmeye devam ediyor. Тем не менее действующее правительство во главе с президентом Ма Инцзю (который должен оставить свой пост в году) по - прежнему считает, что идея "Родина без ядерной энергии" является препятствием для нормального экономического развития страны.
Beynin yeni hafızaları oluşturmasına engel olur. Это мешает мозгу создавать новые воспоминания.
Bardayken sana böyle engel olmuyordum, değil mi? Я же тебе в баре напиваться не мешал?
Kendi mutluluğumuza engel olmaktan yoruldum, ve bunu daha fazla yapmayacağım. Я устала мешать собственному счастью и больше не буду этого делать.
Hatta ikinci gece beni bıçaklamaya çalıştı ama gardiyanlar engel oldu. Bir sorum daha var. Вообще-то, он пытался прирезать меня во второй день, но его остановил охранник.
Chloe Webber'a engel olursan, onun çıkmasına izin veririm. Если вы остановите Хлою Уэббер, я его выпущу.
Ancak gerçekçi kızak takımına sahip sahte bir helikopterde çocukların karşılaşacağı tek engel güvenli tırmanış değil. Однако настоящее шасси на ненастоящем вертолете - не единственное препятствие на пути ребят к безопасности.
Bir babanın öz kızını öldürmesine engel olmaya çalışıyoruz. Мы пытаемся удержать отца от убийства собственной дочери.
Sadece polisin orayı bulup buna engel olduğundan emin olmak istedim. Я просто хотел убедиться что полиция обнаружит и остановит их.
Ama bu işini yapmana engel olmayacak, değil mi? Но это ведь не помешает тебе делать свою работу?
Cleatus, çocukları istismar etmene engel olmak zorundaydım, bu yüzden ben de karına e-posta gönderdim. Клетус, я должна была остановить твою эксплуатацию детей! так что я послала ей e-mail...
Yine de yeni okulunda ne kadar başarılı olduğunu herkese anlatmakta bana engel olmadı. Это не помешало мне всем рассказывать, как ей хорошо в новой школе.
Ama sen yeniden toparlanmaya çalışıyorsun. Ve Tony'nin buna engel olmasına izin veremezsin. Но ты пытаешься вернуться в строй, не позволяй Тони этому помешать.
Examples of word usage in different contexts are provided solely for linguistic purposes, i.e. to study word usage in a sentence in one language and how they can be translated into another. All samples are automatically collected from a variety of publicly available open sources using bilingual search technologies.
If you find a spelling, punctuation or any other error in the original or translation, use the "Report a problem" option or write to us.

In this section, you can see how words and expressions are used in different contexts using examples of translations made by professionals. The Contexts section will help you learn English, German, Spanish and other languages. Here you can find examples with phrasal verbs and idioms in texts that vary in style and theme. Examples can be sorted by translations and topics.

Learn foreign languages, see the translation of millions of words and expressions, and use them in your e-mail communication.