Beispiele für die Verwendung von "karar vereceği" im Türkischen

<>
Önümüzdeki birkaç gün boyunca, göstericilerin harekatın bir sonraki adımına karar vereceği işgal altındaki okullarda toplantılar düzenlenecek. В течение следующих нескольких дней, в оккупированных школах запланированы собрания, где демонстранты решат следующие действия движения.
Çocuklar atalarının ayak izlerini takip edip zengin kültürlerini koruyacaklar mı - gelecek karar verecek. Пойдут ли молодые по следам своих предков и сохранят ли богатую культуру, решит будущее.
İmparatoriçe'nin bana vereceği şey bu. Вот что мне даст Императрица.
Facianın. yıl dönümünde bir grup Polonyalı maceraperest, Çernobil santralinden kilometre uzak hayalet kasaba Pripyat'ta ışıkları tekrar açmaya karar verdiler. Несколько недель назад, в канун годовщины катастрофы, группа польских авантюристов решила включить свет в городе - призраке Припять, который расположен в трех милях от Чернобыльского реактора.
Ben mi? Bu saçmalık. Sizi ele vereceği için Aubrey'yi de öldürdünüz. И еще вы убили Обри, потому что он мог вас выдать.
Çökmüş ekonomi ile yüzleşmek zorunda kalan üç işsiz mimar ise şehri terk etmeyi reddediyor ve sıradışı bir yürüyüş turu acentası açmaya karar veriyorlar - Porto, genel durum, iyisi ve kötüsü: Mimari, Tarih, Politika, Şehircilik, Yavaş Gıda ve Söylentiler Sizlere caddeleri, terk edilmiş binaları, meydanları, karanlık arka sokakları, eski pazarları, baharatlı petiscos'ların ucuz "tascas" larını ve hepsinin arkasındaki hikayeleri göstereceğiz ve çok taraflı bakış açılarından mükemmel sohbetler edeceğiz. Три безработных архитектора перед лицом внезапного экономического разрушения отказались покинуть город и решили открыть невероятное агентство прогулочных туров, чтобы показать Порто с обеих сторон, хорошей и плохой: архитектура, история, политика, городская жизнь, кафе и рестораны, легенды... Мы покажем вам аллеи, брошенные здания, площади, небольшие улочки, старые рынки, недорогие забегаловки с острыми португальскими закусками, расскажем истории, связанные с этими местами.
Biri, diğer insanlara vereceği zararı görmezden geldiğinde olur. Когда человеку наплевать, что он наносит вред окружающим.
Dubai'de bayan sürücülerin oluşturduğu bir grup var ve muhabir Amanda Fisher onlarla biraz zaman geçirmeye karar verdi. Здесь их целая группа, и репортер Аманда Фишер решила поездить с ними.
Birkaç yıl sonra Leifr Eiríksson Vinland ismini vereceği yerde karaya çıkar ve kısa süreli bir koloni kurmayı başarır. Спустя несколько лет Лейф Эриксон обследовал берега и основал недолгое поселение на земле, которую он назвал Винланд.
Orta karar bir yer yapsan meşru yoldan para kazanabilirsin. Если делать что-то сносное, может и получиться. Законно.
Neden gitmeye karar verdin? Почему ты решил пойти?
Birisi, herkesin iyiliği için zor bir karar vermeli. Кто-то должен был принять это решение ради высшего блага.
Kimin zayıf olduğuna kim karar veriyor? А кто решает, кто слаб?
O zaman avukat olmaya karar vermiştim. Именно тогда я решила стать юристом.
Eldeki bütün verilere dayanarak verilecek en doğru karar bu. Я принял рациональное решение на основании всех имеющихся данных.
Nasıl organize olacağınıza karar vermelisiniz. Вы должны решить организационные вопросы.
Ben de kalıp bitirmeye karar verdim. Я решил остаться и все доделать.
Vaktinde yuvası bildiği çatı altında kimin kanının döküleceğine onun karar vermesi gerekmez mi? Разве не ей решать, чья кровь прольется в стенах её бывшего дома?
Kıdemlilik, karar verirken göz önünde tuttuğumuz tek özellik değil. Старшинство - не единственный критерий по которому мы принимаем решения.
"Kariyerinle ilgili bir karar vermelisin." "Ты должен выбрать себе специальность".
Beispiele für den Wortgebrauch in verschiedenen Kontexten werden ausschließlich zu linguistischen Zwecken bereitgestellt, d. h. um den Wortgebrauch in einer Sprache und Varianten ihrer Übersetzung in eine andere zu untersuchen. Alle Beispiele werden automatisch aus offenen Quellen mit Hilfe einer zweisprachigen Suchtechnologie gesammelt. Wenn Sie einen Rechtschreib-, Zeichensetzungs- oder anderen Fehler im Original oder in der Übersetzung finden, nutzen Sie die Option „Problem melden“ oder schreiben Sie uns.

In diesem Abschnitt können Sie anhand professioneller Übersetzungen sehen, wie einzelne Wörter und Ausdrücke in verschiedenen Kontexten verwendet werden. Kontexte helfen Ihnen, Englisch, Deutsch, Französisch, Spanisch und andere Sprachen zu lernen. Hier finden Sie Beispiele mit Phrasal verbs im Englischen, idiomatischen Ausdrücken und mehrdeutigen Wörtern in einer Vielzahl von Stilen und Themen. Die Beispiele können nach Übersetzung und Themen sortiert werden, und anhand der gefundenen Beispiele kann eine Verfeinerungssuche durchgeführt werden.

Lernen Sie Fremdsprachen und prüfen Sie Verwendung von Wörtern an realen zweisprachigen Beispielen.